ATATÜRK’ÜN KIZLARI
DÜNYA İKİNCİSİ
2003 yılında Avrupa Şampiyonası’nda gümüş madalyaya
uzanarak yürüyüşüne başlayan Sultanlar,
daha sonra voleybolun tüm büyük organizasyonlarında kürsüye çıkmayı başardı.
Aldığı sonuçlarla
ilklerin takımı unvanını kazanan Millilerimiz, son olarak
Tayland’da oynanan Dünya Şampiyonası’nda ikinci oldu ve
tarihe bir kez daha adını yazdırdı.
Maçlar başlamadan önce öngörüm şöyleydi: “Grupta 3 maçı da
kolay kazanırız. 16’lı final turundan gelecek takım sorun olmaz. Çeyrek Finalde
ABD’yi yeneriz. Yarı finalde rakibimiz Sırbistan olur. Kazanırsak finali İtalya
ile oynarız Kaybedersek rakip Brezilya olur. Dünya üçüncüsü veya dördüncüsü
olmak ekibimize yakışır.”
Not: Zorlu bir engel olacağını düşündüğüm Sırbistan’ın
sürpriz yaparak Hollanda’ya yenilmesiyle final yolunda önümüz açılmış oldu.
Ancak Brezilya da az daha beni yanıltıyordu. İtalya karşısında 2-1 öne geçti
ama 5. seti 15-13 kaybetti. Bu arada “Finalde İtalya yerine onlar olsaydı,
daha mı iyi olurdu” diye düşünmekten de
kendimi alamıyorum.
Her zaman olduğu gibi grupta, evde ki hesap çarşıya uymadı.
Gerçi set kaybetmedik ama ortaya konan oyun bizleri tatmin etmedi. Bekleyerek
oynamanın getirdiği İnişli- çıkışlı bir grafik çizdik. Üstelikte her maç bir
seti çok yakın sayı ile (2 kez 25-23, bir defa da 27-25) kazandık. Bu arada
açık sayı farkıyla aldığımız setlerde yaşadık (2 kez 25-13).
Öte yandan sizlerin de hatırlayacağı gibi; Bulgaristan
önünde bir set yaşadık ki değinmeden geçmek olmaz.
2-0 öndeyiz 3. Set 4-10 geriye düştük. “Ne oluyor” derken
üst üste 11 sayı alarak 15-10 öne geçtik. Sonra 25-13 bitti.
Gelin şimdi tüm maçlara göz atalım.
İspanya maçında ilk iki seti rahat aldık (25-18, 25-20). 3.
Sete de iyi başladık. Ne var ki durduk. Rakibin etkili servisleri oyun
düzenimizi bozunca 21-21 de yakalansak da 25-23 ile noktayı koyduk.
Karşılaşmanın göze batanları ise; hücumda ki etkili
performansıyla “Yaprak” ve defansıyla adeta şov yapan libero “Gizem” oldu.
Bulgaristan maçına “kolay kazanırız” diye düşük tempoda
başladık. Bu rahatlık yüzünden seti 25-23 kurtara bildik.
Sonrası kolay oldu: 25-19, 25-13 (son seti 11 sayılık seri
ile aldığımıza yukarıda değinmiş idim).
Göze batan; Ebrar’ın etkili oyunu, Zehra’nın blokları
oldu.
Grubun son mücadelesi Kanada karşısında geleneği bozmadık.
İkinci seti 27-25 alabildik. Son set
farklı geldi: 25-13.
Göze batanlar: Vargas’dan sonra en çok sayı üreten kaptan
Eda.
Böylece set vermeden ilk etabı tamamladık ve 16 turunda
Slovenya ile eşleştik.
Bizler gibi, oyuncularımız da “bu rakibi kolay geçeriz” diye
düşünmüş olacaklar ki, müsabakaya durgun başladılar: Tempoyu bir türlü
yükseltemedik. Bu da seti yine yakın sayıyla almamıza yol açtı: 30-28.
Fırtına gibi bir set: 25-13.
“Artık tamam bu hızla gideriz” diye başladığımız 3. sette
bir ara sayılar
7-11 oldu. Toparlandık, yürüdük: 24-20.
Sonra aklımızın ucundan geçirmediğimiz bir gariplik oldu:
24-25, 25-26!.
Ve bir kez daha set kaptırmadan (29-27) müsabakayı galip
kapattık.
Eda 17 sayıyla göze batan oyuncumuz olmayı başarırken, ona
libero Gizem eşlik etti.
Çeyrek finalde ABD
ile kozumuzu paylaştık. Fırtına gibi bir başlangıç: 25-14.
2. Sette 19-16 dan sonda frene bastık: 16-23. Ve 22-25 ile
1-1 oldu.
İlk setin tekrarı: 25-14.
Son sayılarda sıkışıklık yaşasak ta 25-23 ile mücadeleden
3-1 galip çıktık.
Bu sonuçla tarihimizde ilk kez Dünya Şampiyonası’nda yarı
finale yükselmeyi başardık ve Ferhat Akbaş’ın antrenörlüğünü yaptığı Japonya
ile eşleştik.
Zor bir karşılaşma olacağını biliyorduk ama ilk seti 16-25
gibi farklı kaybedeceğimizi hiç hesaba katmamıştık.
Aklımız başımıza gelince 25-17, 25-18 ile 2-1 öne geçtik.
4. Sette 14-14 den sonra durduk. Önce 18-22, sonra
21-24 geriye düştük.
Sayıyı aldık: 22-24. Elif’in 3 metre üstüne attığı kısa
taktik servisler, onların organize olmasını engelledi. Köşelerden yaptıkları
hücumları defansımızla toplayıp atağa dönüştürdük: 25-24. Seti de 27-25 ile
noktaladık. Böylece İtalya ile finalde buluştuk.
Çok iyi oynadığımız 22-20 de öne geçtiğimiz ilk seti 23-25
verdik.
Sonra mı? Yıllarca anlatacağımız kusursuz bir oyun, belki de
İtalyanlara bu güne kadar kaybettikleri en farklı seti yaşatarak 25-13 ile
durumu 1-1 yaptık.
3. Set bir ara 6-11 geriye düştük. Bırakmadık: 16-16. 21-24
öne geçtiler. Direndik: 24-24. Olmadı: 24-26.
2 sayı farkla kaybedilen setin acısını 25-19 ile çıkardık.
5. Sette 6-4 öne geçtik. Sonra ne olduğunu anlayamadık.
Sanki görünmez bir şey, ayaklarımızı, ellerimizi adeta bağladı. Bu duraklama
8-15 seti, 2-3 de maçı kaybetmemize yol açtı.
Karşılaşma bittiğinde iki duyguyu birlikte yaşadım. Bir
tarafım 2-3 yenildiğimiz için üzüntülüydü. Diğer tarafım ise, ortaya koyduğumuz
iyi oyun, son set dışında ki gurur verici mücadelemiz nedeniyle mutluydu.
2 yakın sayıyla kaybedilen setlere karşın farklı alınan
setler bir final maçı için gerçekten çok çok değerliydi.
1962 yılından bu yana, oyuncu, antrenör, gazeteci olarak
voleybolun içinde olan bir kişi olarak bu güzellikleri, Dünya ikinciliğini
bizlere yaşatan herkese teşekkür ediyor, alkışlarımı yolluyorum.