TEŞEKKÜRLER SULTANLAR
Milletler Ligi’nde 2018 de ikinci, 2019 da 4. 2021 de 3. 2022 de yine
4. olmuştuk. Yani 4 sene üst üste yarı final görmüş ama bir türlü
kürsünün en üst basamağına çıkamamıştık.
Nihayet, hem de Cumhuriyetimizin Kuruluşunun 100. Yılı’nda
şampiyonluğu yakaladık.
Ayrıca Dünya sıralamasında 365. 64 puan ile ABD, İtalya, Brezilya,
Sırbistan’ı geride bırakarak birinciliğe yerleştik.
Uzun ve yorucu maratonda hem de Amerika gibi uzak bir kıtada,
yani deplasmanda zirveye çıkmak gerçekten çok büyük bir başarı
olarak tarihe yazıldı. Bizlere bu güzelliği yaşatan herkese tüm
kalbimle teşekkür ederim.
Bu harika sonuç sadece biz voleybola gönül vermişleri değil, tüm
ülke insanımızı da de ayağa kaldırdı.
Bu arada başarıyı sahiplenmek isteyenlerin gazetelerde ve sosyal
medyada kutlama mesajlarını da keyifle okudum.
1969 yılında başladığım basın hayatımda hemen hemen her
branşta bir çok haberi okurlarla paylaştım. Ama en çok da doğal
olarak sporcu, antrenör, yönetici olarak bulunduğum “voleybol” ilk
sırayı aldı.
1976-1978 yılları arasında Vatan Gazetesi’nde görev yaparken (o
dönemin en önemli sol düşünceli yazarlarının yer aldığı günlük
gazete) spor bir sayfaydı. Buna karşın çarşamba günleri yarım
sayfa voleybola ayırır oyunculardan, hakemlerden, Orhan Utkan’ın
oluşturduğu (dergimizin bulmaca köşesini hazırlıyor) genç
arkadaşlarla İstanbul Mahalli Kümeleri’nin bile panoromalarını
verirdik.
Bir çarşamba günü Yazı işleri Müdürümüz sabah toplantısında bana
“bugün gelirken vapurda bizim gazeteyi okuyanların çoğu spor
sayfasına bakıyordu. Hangi haber bu kadar ilgi gördü?” Diye
sorunca çok keyiflenmiştim.
1986 da Cumhuriyet Gazetesi ile yollarımız kesişince de tamamen
voleybol yazmaya, televizyonlarda branşımızı yorumlamaya
başladım.
Bunları neden yazdım. O yıllarda voleybol gazetelerde bu
dönemlerden çok daha fazla yer alırdı. Üstelikte spor 1-2 sayfayı
geçmezdi.
Son senelerde sayfalar arttı ama branşımız bir çok başarıya karşın
yine de alt bölümlerde kaldı.
Dergimizde ki yazılarımda, konuk olduğum televizyon
programlarında bu durumu sık sık gündeme taşıdım. “Voleybola az
yer ayırılıyor. Öyle bir zaman gelecek ki, manşetlere çıkarmak
zorunda kalacaklar” diye sitem ettim.
İşte o günler sonunda geldi. Tüm gazeteler “Filenin Sultanları” nı 1.
sayfaları’nda manşetlere taşıdılar. Televizyonlar günlerce haber
yaptılar. Ayrıca sporcularımızın dönüşünü havaalanından canlı
yayınlarla tüm ülkeye yansıttılar.
Voleybolun içinde yer almış biri olarak bu anları görmenin
mutluluğunu eski günlere dönerek sizlerle paylaşmak istedim.
Ve gelelim, hepimizi gururlandıran kızlarımızın uzun ve yorucu
hikayesine...
Hatırlayacağınız gibi 3 bölümden oluşan yarışmayı 9 galibiyet, 3
yenilgi ile 3. sırada bitirdik ve çeyrek finalde rakibimiz İtalya oldu.
Aslında bu eşleşmeyi hiç istemedim. Çünkü son şampiyon bu
ülkenin ünvanını korumak için final etabına önemli oyuncularını
kadroya alarak gelebileceği endişesini yaşıyordum.
Açık yürereklilikle söyleyeyim ki İtalyanların Amerika kadrosu
açıklanınca rahatladım.
Maç sırasında kızlarımızın ortaya koyduğu mücadeleyi
televizyondan izlerken, “asıl kadro ile oynasalardı bile biz yine
kazanırdık, boşuna endişelenmişim” demekten kendimi alamadım.
Mücadeleyi 3-0 (25-20, 25-15, 25-18) alırken, adeta bloklar
rakibimize duvar ördük (Eda- Zehra, 6’şar blok sayısıyla oynadılar).
Yarı finalde rakip Amerika oldu. Ev sahibi önünde şüphesiz ki işimiz
çok zor olacaktı.
Türkiye saatiyle 3.30 da başlayan mücadelenin ilk setini 25-22
aldık.
2. set rakibimize adeta sahayı dar ettik: 25-14.
3. seti 24-26 kaybettik.
Sonra nefeslerin tutulduğu bir 4. set yaşadık. Eminin sabanın ilk
saatlerinde benim gibi bir çok kişi, 6 kez maç sayısı için servis
kullandıktan sonra, 27-25 kazandığımız setin ve maçın ardından
mutluluktan uzun süre uyuyamadı ve bu başarıyı kutladı.
Bu arada Vargas’ın 23, Zehra’nın 7’si bloktan, 14 sayısının
galibiyette önemli bir rol oynadığını da not olarak buraya alayım.
Artık 2. kez finaldeydik. Gurupları 5. bitiren, ama final etabında önce
Brezilya’yı, sonra da yine 3 etabın birincisi Polonya’yı devirmeyi
başaran Çin karşısına çıktık. İlk seti 25-22 aldık. İkinci set 22-25
gitti.
Sonrası mı? İyi oyun ve 25-19. Öne geçmenin morali fırtına gibi
esmemize yol açınca 25-16 ile maçı 3-1 noktaladık ve zirveye
çıktık.
Vargas 26, Eda 12, Ebrar 12, Derya 10, Zehra 9, pasör Elif 5
sayıyla mücadeleyi tamamladılar. Bloktan gelen 14 sayımızı da
unutmadan yazayım.
Bu arada final etabının rüya takımında 3 oyuncumuz yer aldı.
Vargas (en iyi pasör çaprazı), Zehra (en iyi orta oyuncu), Gizem (en
iyi libero).
Ayrıca Vargas, MVP (en değerli oyuncu) oldu.
Bu başarının eminim bir çok hikayesi vardır. Beni en çok
etkileyenlerden bir kaçını buraya almak istedim.
- 4. set. Sayılar 24-16, Eda maç sayısı için serviste ve kaptanımızın
tutamadığı göz yaşlarıyla birlikte topu rakip sahaya gönderdiği o an.
- Maç sonrası salonda çalan “Erik Dalı” ile tüm ekibimizin sahada
oynaması,
- Kaptanımız Eda’nın “Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti,
Cumhuriyetimizin 100. Yılında bu şampiyonluk, zorluklar karşısında
dimdik duran, güçlü ve azimli Türk Kadınları’na armağan olsun”
paylaşımı,
- Zehra’nın, şampiyonluğu Kahramanmaraş depreminde hayatını
kaybeden Hatay’ın genç voleybolcusu Ceren Topal’a adaması ve
“Ceren, sözümü tuttum. Bu madalya senin için.” mesajı.
Eminim başka güzel paylaşımlarda vardır ama benim önceliğim
bunlar oldu.
Önemli bir organizasyonu şampiyon olarak bitirdik. Şimdi sırada 15
Ağustos- 3 Eylül tarihleri arasında Belçika- Almanya- İtalya ve
Estonya’nın ortaklaşa düzenlediği Avrupa Şampiyonası var.
Sultanlar, Almanya’nın Düsseldorf kentinde ki C Grubu’nda
sırasıyla; İsveç, Azerbaycan, Çekya, Yuninistan, Almanya ile
oynayacak.
Öte yandan Filenin Efeleri de, Katar’ın Doha kentinde Challenger
Kupası’nda birinciliği elde ederek erkek voleyboluna sınıf atlatan bir
başarıya imza attılar.
İlk maçımızda Dominik Cumhuriyeti’ni 3-1 (25-20, 25-17, 24-26, 25-
19) geçtik.
Yarı finalde rakip belalımız Ukrayna oldu. Hatırlanacağı gibi Altın
Ligi’nde zirveye çıkarken bize çok zor anlar yaşatmışlar ve onları 3-
2 ile geçebilmeştik.
Beklenildiği gibi yine çok zor bir mücadele oldu. 18-25, 25-23, 25-
17, 19-25, 15-13’lük setlerle 3-2 kazanmayı başardık.
Finalde ev sahibi Katar’ı kolay yenerek hedefe ulaşacağımıza
inanıyordum. Bu arada “Kankamız” olmaları nedeniyle 1 set vererek
onları da mutlu edeceğimizi düşünerek televizyonun karşısına
oturdum. İlk set beklediğim gibi rüzgar gibi geçti: 25-13.
2. Set biraz fazla hata yapınca 22-25 gitti.
“Olsun zaten bunu da ummuştum” diye kendimi teselli ettim.
3. Set yine kolay geldi: 25-18.
Artık önümüz açıktı. Bir set erkek voleybolunda bize sınıf atlatacak
ve Milletler Ligi’nin yeni takımı yapacaktı.
Benim rahatlığım oyunculara da bulaşmış olacak ki, daha setin
başında 6 hata yaparak 5-9 geriye düşüverdik. Ardından da 22-25
ile 5. Setin yolunu tuttuk.
Final setinde gerçek ortaya çıkmakta gecikmedi ve 15-9 ile mutlu
sona ulaştık.
Tebrikler Efeler, Milletler Ligi size çok yakışacak...
Biz A Takmların maçlarına kilitlenmişken alt yapılarda da güzel
sonuçlar geldi.
U 17 Kız ekibimiz Avrupa Şampiyonası’nda 2. oldu.
Begüm Kaçmaz (en iyi orta oyuncu), Ece Esepaşa (en iyi libero)
olarak “Rüya Takım” da yer aldılar.
U 22 Kız Ekibimiz Çekya’nın Bruno kentinde düzenlenen Avrupa
Şampiyonası Eleme Grubu’nda 3 rakibini de (Avusturya- Kosova-
Çekya) ayni skorla (3-0) geçerek finallerde mücadele etme hakkını
elde etti.
Bu arada Karabük de yapılan 11. Avrupa İşitme Engelliler
Şampiyonası’nda; Erkekler de birinci, kızlarda ikinci olduk.
Bu başarıyı yakalayan takımlarımıza da alkışlarımı yolluyorum.