5 KUPALI
VAKIFBANK
Bu sezona
damgasını vuran ekip hiç şüphesiz ki Vakıfbank oldu. Önce Spor- Toto
Şampiyonlar Kupasını kazandı. Sonra FİVB Dünya Kulüpler
Şampiyonluğuna
uzandı. AXA Sigorta Kupa Volley de tüm rakiplerini geride bıraktı. Misli Com.
Sultanlar Ligi’nde mutlu sona ulaştı. Bu başarılarına bir de CEV Şampiyonlar
Ligi birinciliğini ekledi. Böylece sezonu 5 kupa ile kapatarak tarih yazdı.
Bunlardan
üçünü daha önce sizlerle paylaşmıştım. Dergimizin 17. Yaş gününü kutladığımız
geçen ayki sayımızda, baskıya girecek olmamız nedeniyle Sultanlar Ligi Final
Serisi’nin ilk iki maçından söz etmiş, devamını bu yazıya bırakmıştım.
Ama gelin
önce, Avrupa Şampiyonlar Ligi Finali’nde kozlarını paylaşan Vakıfbank- İmoco
Conegliano mücadelesine göz atalım.
Maçın ilk
seti için bir yorum yapamıyorum. Çünkü, katılmak zorunda olduğum bir
toplantıdan çıkıp, koştur koştur evin yolunu tutmama karşın ancak ikinci setin
başlarında (5-4) televizyonun karşısına oturabildim.
Eskiden
öğrencilerin en çok ileri sürdükleri “Elektrikler kesikti, onun için
çalışamadım hocam” mazereti var ya, bende 1 seti “çalışamadım dostlar” diyerek
5-4 den sonrasını için düşüncelerimi paylaşayım. Bu sayı sonrası kızlarımız hızlandılar, benimde keyfim
yerinde: 11-6, 13-7. “İlk seti de 25-22 aldığımıza göre her şey yolunda”
derken, nazar mı değdirdim ne (gerçi pek inandığımda söylenemez ama). Kaçan
servisler dengemizi bozdu ve sayılar 16-16 oluverdi. Çabuk toparlandık ve
yürüdük: 20-17, 23-18, 25-21.
Her şey
yolunda gibi. Ancak heyecanım bir türlü yatışmıyor. Kalkıp bir şeyler içsem mi
diye düşünüyorum ama dişlerimde ki problem nedeniyle doktor “sıcak- soğuk bir
şey içme” dediği için tekrar yerime oturuyorum.
3. Set karşılıklı sayılarla başlıyor. 4-4. Öne geçiyorlar 4-6, 6-8.
Yakalıyoruz: 9-9. 11-10. Haak’ın servisleri, Ogbogu’nun bloğu derken 15-11.
Başlayan durgunluk, Gabi dışında top öldüremiyoruz: 17-17. Özellikle Bartsch-Hacley
hücumda yok. Plaselerle bir şeyler yapmak istiyor, bu seviyede ki maçlarda tabi
ki işlemiyor ve 21-21’den sonra 2 sayı geriye düşüveriyoruz: 21-23. Bu arada
ben Hackley’e de, onu değiştirmediği için Guidetti’ye de söylenip duruyorum.
İmoco bu avantajı kaçırmıyor: 23-25.
4. Set
başında hücumlarıyla, servisleriyle Egonu sahnede: 2-6, 3-8. 4-9. Aklıma geçen
sezon geliyor. Yine İmoco Conegliano ile oynadığımız final de 2-1 öne geçmiş,
sonuna getirememiş ve kupayı kaptırmıştık. Yine mi? Diye düşünürken rakipten
üst üste dışarı giden 3 hücum izliyoruz: 8-9. Eminim benim gibi herkes derin
bir nefes alıyor. 10-10 da eşitlik geliyor. Sonra büyük çekişme başlıyor. 14-13
öne geçiyoruz. 17-17 den sonra Haak- Gabi “biz
buradayız” diyor. Yürümeyi bırakın koşmaya başlıyoruz: 23-18. Geliyor
Gelmekte olan. Bu arada Bartsch-Hacley de, servisleriyle (1’i direk sayı),
defansıyla bana selam söylüyor. Ama ben yine de bu seviyede ki bir takımın 4
numarasının eksik olduğunda ısrarcıyım. Düşünün Şampiyonlar Ligi Finali’nde
Hacley 4 seti 4 sayıyla bitiriyor. Bunun 1’i servisten, 1’i bloktan geliyor.
Hücumda 15 top alıyor ancak 2 sayı üretebiliyor. Yüzdesi 13. “Sen bu
karşılaşmayı ölçü alma” diyebilirsiniz. Ben yine de değişse daha iyi olur
diyenlerdenim.
Neyi
anlatıyorduk, nereye geldik. 31.2 saniyelik bir ralliyi Gabi plaseyle
bitiriyor: 24-21. Gabi’nin atağı 25-21.
Ve 3-1 ile şampiyonluk geliyor.
Vakıfbanklılar
sahada, ben ev de zıplayıp duruyorum.
Bu başarının
birkaç istatistiğini de not olarak vereyim: Gabi 23 sayı
(hücum
yüzdesi göz kamaştırıyor: 61). Eksik olan; servis ve bloktan sayı üretememesi.
Haak 19, Zehra 10 sayıyla mücadeleyi tamamladılar.
İmoco da
Egonu yine zirvede; 4’ü servis, 2’si blok, toplam 39 sayı. Ona en yakın oyuncu
Folie (12 sayı). Arada ki farka bakarmısınız? Tam 27 sayı.
Ben bu tür
tek oyunculu takımları sevmiyorum. Evet, maç kazandırıyor, ekibini başarılı
kılıyor ama..
Neyse biz
bunları bir yana bırakarak Vakıfbank’a hep birlekte alkışlarımızı gönderelim.
Emeği geçen herkese teşekkür edelim. İyi ki varsınız...
Bazı dostlar
“setleri neden uzun uzun yazıyorsun, biz zaten seyrediyoruz” diyerek sitem
ediyorlar. Doğru. Ancak kısa bir zaman sonra herşey unutulup gidiyor. Ama dergi
kalıyor. İleride okuyan olursa en azından tekrar hatırlar diye düşünüyorum.
Slovenya’nın
başkenti Ljubljana dan geri dönelim ve geçen sayıda 1-1 de kaldığımız Sultanlar
Ligi Final maçlarına bakalım.
Aradan zaman
geçtiği için unuttuğunuzu düşünerek önce ilk iki maçı kısaca hatırlatayım.
İlk
müsabakayı evinde oynamanın avantajını iyi değerlendiren Fenerbahçe 3-1 (25-22,
22-25, 25-17, 25-19) kazandı.
İnişlerin- çıkışların yaşandığı maçta hataların çokluğu
gözlerden kaçmadı. Karşılaşma adeta Vargas- Haak düellosu şeklinde geçti.
Vargas 47 pas aldı. 30 sayı üretti. Haak 64 kez topla buluştu, 33 sayıyla en
skorer oldu.
Serinin 2.
müsabakasını bu kez Vakıfbank aldı: 3-1 (25-16, 19-25, 25-21, 25-20). Kısa
notlara da bakalım: Yine; Haak (27)-
Vargas 22 sayı) düellosu yaşandı. Ancak bu kadar iyi hücum eden oyuncuların, 4
setlik maçı bloksuz tamamlamalarını yadırgadığımı da vurgulamalıyım. Sadece
onlar da değil, Diğer köşe oyuncuları Hackley de bloktan sayı bulamadı,
Gabi’nin ise 1 bloğu vardı. Fenerbahçe de; Fedorovtseva ile Meliha’nın da blok
sayısı yoktu. Vakıfbank 12, Fenerbahçe 3 blok sayısıyla maçı tamamladılar.
3. maç:
Vakıfbank’ın evinde oynandı. Ancak 1-3 (25-20, 24-26, 17-25, 19-25) kazanan
Fenerbahçe oldu ve seride 1-2 öne geçti.
İlk seti
kaybeden sarı- lacivertliler hep önde götürdükleri 2. sette 20-24’ de yaptıkları hatalarla işi zora soktularsa da
(24-24), seti 24-26 koparmayı başardılar. Sonrası ise beklenenden kolay geldi.
2-3 (25-23,
25-19, 19-25, 14-25, 14-16) biten 4. Müsabaka unutulması zor anlara sahne oldu.
Fenerbahçe seyircisinin desteğiyle 2-0 öne geçti.
3. setin
ortalarında da 17-13’lük büyük bir avantaj yakaladı. Ne var ki bu bölümlerde
Hacley- Tuğba değişikliği, Tuğba’nın servis- defans- hücum da çok iyi bir
performans göstermesiyle ibre Vakıfbank’a döndü. 19-18’den sonra alınan 7
sayıyla (19-25) seti alarak hem moral buldular, hem de maç için umutlandılar.
Sarı-
Lacivertlilerde kaçan büyük fırsatın moralsizliği, yeniden umutlanarak oyuna
asılan Vakıfbank’ın oyunun kontrolünü eline geçirmesi sonucu 4. seti açık
farkla (14-25) misafir ekip alıp skoru 2-2 yaptı.
Tüm
olumsuzluklardan sıyrılmayı bilen Fenerbahçe 5. sete iyi girdi: 6-2. Ama 7-7 de
yakalandı. 10-8 yine öne çıktı. Vakıfbank’ın etkili servisleri, defanstan çıkan
topların atağa dönüşmesi ve gelen 5 sayı ile 10-13 oldu. Bu kez Sarı- Lacivertliler
Vargas ile atak yaptı: 14-14. Haak öldürdü, Fedorovtseva’dan hata 14-16 ve 2-3.
Şampiyonu
belirleyecek 5. karşılaşmanın ilk setinin son sayılarında sıkışıklık yaşasa
da ev sahibi 25-23 almayı bildi.
2. sette
16-19 öne geçen Fenerbahçe, bu avantajını devam ettiremedi 25-20 ile 0-2 geri
düştü.
Bu arada 5
maçlık serinin en güzel, en uzun rallisini (19-19 da yaşandı, 26.9 saniye
sürdü) büyük keyif ve heyecanla izlediğimizi de bir not olarak düşeyim.
3. seti de
25-20 alan Vakıfbank, maçı 3-2 kazanarak 13. kez mutlu sona ulaştı.
İki küçük
notla bitireyim; Gabi 18, Haak 19, Sarı- Lacivertlilerde Vargas 14,
Federovtseva 14 sayıyla müsabakayı tamamladılar. Her halde dikkatinizi
çekmiştir; her karşılaşmada öne çıkan Vargas bu kez 14 sayı da kaldı.
Bir başka
not: 3. Sette Vakıfbank 2-1 öne geçince Fenerbahçe’nin antrenörü Zoran Terzic,
ne düşündü bilemiyorum, mola aldı! Tutmadı ve sayılar 4-1 oldu.
Sonuçta 3-2
biten final serileri tribünleri tamamen doldururken, televizyondan izleyenlere
de güzel anlar yaşattı.
Son bir not:
Geçen sayıda” sezon bankaların üstünlüğüyle kapandı. AXA Sigorta Efeler Ligi
Finalini 2 banka takımı Ziraat- Halk oynadı, Vakıfbank finalde mücadele ediyor.
İlbank da Sultanlar Ligi’ne yükseldi” diye yazmıştım. Vakıfbank, önce ligi,
sonra da Şampiyonlar Ligi’ni kazanarak bu düşüncemi iyice perçinlemiş oldu.
Bu arada U
21 Kız, U 22 Erkek Ulusal Takımlarımız Avrupa Şampiyonası Eleme Turu maçlarını
oynadı.
Kızlarımız
Portekiz, İzlanda, ev sahibi Karadağ’ı set vermeden geçerek 12-17 Temmuz da
İtalya da yapılacak finallerde oynama hakkını elde etti.
U 22 Erkek
ekibimiz ise, İzlanda ile Danimarka’yı 3-0, Ukrayna’yı da 3-1 ile geçerek C Grubunu ilk sırada
tamamladı. Bu sonuçla 12-17 Temmuz da Polonya’daki finallere adını yazdırdı.
Görüldüğü
gibi artık sahne ulusalların. Sırada Efelerin CEV Altın Lig müsabakaları var.
İlk maç 25
Mayıs Çarşamba günü saat 17.30 da Elazığ Firat Üniversitesi Salonu’nda. Rakip:
Slovakya.
Sonra ki karşılaşmalar ise şöyle:
1 Haziran:
Portekiz- Türkiye
5 Haziran: Türkiye Portekiz
11 Haziran:
Slovakya- Türkiye.