ALTINYUVT KULÜBÜ
16 Mart Cumartesi Altınyurt Kulübü’nün salon açılışına
gittik.
Tamam, düşman kulüp ama yine de gitmemiz lazımdı.
Çok güzel salon olmuş, her şeyi yapmışlar.
Yeni nesil çok şanslı, salon ve malzeme bakımından.
İyi teknik heyetle inşallah iyi sporcular yetişir.
Şu anda bende boştayım. Küfürlerimle şımarık sporcuları yola
getirmek için görev bekliyorum.
Kaliteli insanların yönettiği eski Altınyurt Kulübü’nün efsaneleri
yani Mehmet Bengü, Tuna Baltacıoğlu, Selim Çavuşoğlu’nun bu günleri görmesi ne
güzel olurdu.
Ama emanet doğru insanlarda. Dünya Baltacıoğlu, Mehmet
Çakmak, Kenan Bengü, Eşref-Tansı Yıldırımer güzel çalışmalar yapmışlar.
Eski Altınyurt Spor kulübü sadece spor yapılan bir kulüp
değildi, kültür ve tiyatro vardı.
Mütevazi fakat okumuş insanların egosuz toplandığı bir spor
kültür yeriydi. Antrenman yaptıkları yer salon değil, saloncuktu.
Alçak ve küçük bir yerdi.
Ama orada büyük işler yapmayı başardılar.
Yüksek pasın atılmasının imkansız olduğu bu saloncukta
Altınyurt voleybolunun neden kısa, kurşun, yatık pası tercih ettiğini
anlıyoruz.
Bir semt-mahalle takımının deplasmanlı ligde oynama
mucizesini yarattılar.
Büyük takımlar kafa tuttular.
Hepsi amatör olan bu ekip, profesyonel hayatta da
şaşırdılar, çünkü ruhları amatördü.
Selim Çavuşoğlu’na burada özel bir yer açmak lazım.
Çok özel bir sporcuydu. Komple bir voleybolcuydu.
Voleybolu Altınyurt’a getiren ve sevdiren kişilerin başında
gelir.
Tuna Baltacıoğlu kişiliğiyle mükemmel bir başkandı.
O eski toprak insanlar artık yoklar…
Egonun tavan yaptığı bu iğrenç dönemde böyle kaliteli
insanları özlüyoruz.
İyi ki onları
tanımışız.
Dünya Baltacıoğlu, Altınyurt’un gözbebeğiydi.
Milli takımda sakalı ve saçı uzun diye federasyonla
tartışmıştı.
Hâlbuki şimdi olsa sakalları baş tacı yapıyorlar.
Çünkü artık ileri demokrasi var.
Moda’daki benim evime sporcularla gelip beni devamlı
korkutmasını çocukluğuna veriyorum.
Vinylex’de 1970lerde ona antrenörlük yaparken hiçbir olayın
çıkmaması mucizeydi.
Mehmet Çakmak’ta şimdi Altınyurt’un babalarından oldu.
Çok hırslı bir sporcuydu. Federasyonda hep görev aldı.
Peynircilik yapıyormuş. Oğlum Moda’ya bir kg peynir getirmek
bu kadar zor mu?
Tam iş adamı olmuş…
Eşref’e gelince. Saint Joseph kökenli olduğu için iltimas
yapacağım.
O iri cüssesine rağmen yatık pası nedense çok iyi vuruyordu.
Neden sumo güreşi yerine voleybolu tercih etti? Onu
anlamadım…
Tansı’nın Altınyurt kız takımında oynarken bütün takıma
pozisyonları gösterirken hatırlıyorum.
Saygun’u voleybolcu olarak sahada tam göremediğim için…
Mehmet Çakmak’la,
Mehmet Yasavul’un arasında pek gözükmüyordu.
Zaten o boyla niye voleybolda ısrar etti, anlamak mümkün
değil.
Mehmet Bengü’ye gelince;
Voleybol camiası bir daha böyle bir kişilik göremez.
Voleybol oynamamasına rağmen bizim gibi çakalların yanında
kendini zorla kabul ettirdi.
Efendi kişiliği ile voleybol camiasına saygı ve terbiyeyi
getirmeye çalıştı.
Mütevazi ve sakin bir antrenör olarak sabrın önemli olduğunu
gösterdi.
Ama voleybol camiası onun kıymetini pek anlamadı galiba… Tek
hatası beni terbiyeli olmaya davet etmesiydi.
Şımarık ve çok bilmiş Kenan’a gelince;
Senelerce babasının torpiliyle ve sabrıyla oynadı. Sonunda
da iyi oyuncu oldu.
Problemli bir oyuncu gibi gözüküyor ama Galatasaray’da
beraber çalıştık, hiçbir olayımız olmadı.
Ben ona artist diyordum. Bak tangocu oldu, yelkenci oldu.
Şimdi yaşadığı hayatı çok kıskanıyorum ama belli etmiyorum.
Altınyurt’un meşhur iki solakları Barhan ve Ertan Albayrak.
Ağır tank orta adamı Mehmet Yasavul’da var…
Altınyurt’un en vefalı ve en sessiz askeri ise Can
Çavuşoğlu’dur.
Keşke her semtte Altınyurt kulüpleri olsa da Türkiye
kalkınsa.
VAD’da Ertan ve Can Çavuşoğlu ile beraber çalışıyoruz.