“ATATÜRK’ÜN KIZLARI” ŞAMPİYON
Cumhuriyetimizin 100. Yılı’nda, önce Milletler Ligi’nde
kürsünün en üst basamağına çıkan milli takımımız, yıllardır özlemini duyduğumuz
2 ikincilik, 3 üçüncülük, bir de dördüncülük yaşadığımız Avrupa Şampiyonası’nda
bu kez mutlu sona ulaşıp altın madalyanın sahibi oldu.
Tüm ülkeyi ayağa kaldıran, hepimizi gururlandıran
takımımızın zorlu mücadelesine gelin birlikte göz atalım.
Şampiyona öncesi uzun ve yorucu Milletler Ligi
mücadelesinden çıkan ekibimizin, kısa bir tatil arasından sonra yeni sınavın
hazırlıklarına
başladığı günlerde aklıma bazı olumsuz fikirler yerleşti.
Sporu yakından takip eden herkes iyi bilir ki; çok
istediğiniz bir şeyi elde ettiğinizde doğal olarak büyük bir rahatlama
yaşarsınız. İşte bu psikolojik durumu teknik heyet dahil, oyuncularımızın ne
kadar bir zamanda atlatabileceklerini kestirmeye çalışırken, bir taraftan da
Almanya da oynanacak bu ilk etap grup maçlarında bize sorun çıkaracak bir rakip
olmadığını düşünüyordum.
16 turunda diğer grubun dördüncüsü ile oynayacağımız için de
rahattım. Sonrasına, yani Polonya ile başlayacak asıl kapışmalara kadar her
şeyin yolunda gideceğine emindim. Ama her organizasyonda mutlaka 1-2 sıkıntılı
müsabaka yaşadığımızı da aklımdan çıkaramıyordum.
İşte bu düşünceler içinde İsveç karşısına çıktık. Birinci
sette öne geçip 16-16’ya kadar rakibi bekleyen bir oyun ortaya koymamıza karşın
25-22 ile 1-0 yaptık. Sonrası kolay geldi (25-18, 25-13). Böylece karşılaşmayı
3-0 noktaladık.
2 gün sonra değişik bir altı ile sahaya çıktığımız
Azerbaycan maçında fırtına gibi estik: 3-0 (25-13, 25-13, 25-13).
Bu oyundan sonra “boşuna yanlış fikirlere kapılmışım” diye
kendime kızarak günü kapattım.
Çekya müsabakasına yine değişik bir altıyla çıktık. Oyuna
iyi girdik. Ancak İsveç maçının ilk setinde olduğu gibi yine rakibi bekleyerek
oynamaya başladıysak da sayıları 19-13’e getirdik. Sonra birden duruverdik. Bu
duraklama bize 8 sayıya patladı: 19-21. yakaladık: 21-21. Tekrar geriye düştük:
21-23. Son bir atak ve 25-23.
2. sette 13-12’nin ardından hızlandık: 25-20.
3. Set sıkıntılı başladı. 14-13. Durduk: 20-25 ile 2-1 oldu.
Akıllanmış olacağız ki 6-1 girdiğimiz 4. Seti 25-17 alarak
karşılaşmayı 3-1 kazandık.
Kazandık da, bu oyunun bizi tatmin etmediğini de
vurgulamalıyım.
Ayni sıkıntıyı 2 gün sonra Yunanistan karşısında da yaşadık.
Rakibi hafife alıp, 9 servis kaçırıp, toplam 13 hata yapınca seti son anda
26-24 kurtarabildik.
2. Set normal oyun: 25-16.
3. Set rakibimize yine oynama şansı tanıdık. Bu yüzden işi
28-26 ya kadar uzattık.
Zorlanacağımızı düşündüğümüz Almanya mücadelesinin ilk 2
setinde ev sahibine göz açtırmadık: 25-15, 25-20.
3. Sette 16-12’den sonra yakalandık: 16-16. Atak yaptık:
21-17. Ne var ki bozulan manşetler, giden 5 sayı: 21-22. Sonunda 28-26 ile 3-0.
Grubu 5 de 5 yaparak ilk sırada tamamladık.
16 turunda rakip grubunu 4. bitiren Belçika oldu. Ev sahibi
olmasına karşın genel kanı, kazanacağımız yönündeydi.
Öyle de oldu. Oldu da, ekran başında son sette benim gibi
sıkmaktan dişleri sızlayan, her türlü totemi yapanların yaşadıklarını buraya
not olarak düşeyim.
Mücadeleye 25-22 ile başladık. Sonra rakibin iyi servisleri
karşısında başlayan sıkıntı, bloklarda kalan, ya da bloklardan sekerek ölmeyen
hücumlar farklı bir set kaybetmemize yol açtı: 16-25.
Bu dağınıklığın karşılığını 25-15 ile verdik: 2-1.
Ve korku dolu, anlatması zor anlar geldi. 15-18’e kadar
geriden geldik. 18-18 de yakaladık. 24-23’e önde girdik, ancak bir türlü seti
kopartamadık. Bu çekişme, heyecan 30-30’a kadar sürse de sonuçta 6. maç
sayısında müsabakaya 32-30 ile noktayı koyduk: 3-1.
Kazanmak tabii ki güzel ama, yaşanan iniş- çıkışlar, kaçan
17 servis, servis karşılamadaki yüzde 25’lik oran yüzünden orta oyuncuları
topla
buluşturamama, köşe hücumlarda ölmeyen toplar, 13-18’lik
blok farkı, bizim açımızdan soru işaretleri oldu. Bu durum çeyrek finalde
oynayacağımız Polonya karşılaşması için bazı sorulara yol açtı.
Ne var ki tüm endişelerin ne kadar boş olduğunu çok iyi bir
oyun ortaya koyarak giderdik.
Bu müsabakanın yarı finale gelene kadar şampiyonanın en
güzel ve en kaliteli maçı olduğunu söyleyerek notlarıma geçeyim.
1. Sette 10-14 geride kaldık. 16-16 da rakibimizi yakaladık.
17-17’nin ardından hızlandık: 21-17, 24-21. Kızlarımız “hadi biraz heyecan
olsun” diye düşünmüş olacaklar ki sayıların 24-23’e gelmesine izin verseler de
25-23 ile 1-0 öne geçtik.
2. Set 16-16’dan sonra 18-21 geriye düştük. Ebrar’ın etkili
servisleri, libero Gizem’in defansı, Vargas’ın sayıları 25-22 ile skoru 2-0
yapmaya yetti.
Setlere geride başlama huyumuz bir kez daha tekrarladı:
12-14. 5 sayılık atak: 17-14. Sonra 21-16, ardından 25-18 ve maçı bizler için
çok özel bir günde, özel bir galibiyetle 3-0 noktalayıp, üst üste 5. kez yarı
finale yükselip İtalya ile eşleştik.
Bu karşılaşma için söyleyecek o kadar çok şey var ki, ancak
anlatmaya kalksam sayfalar yetmez. Onun için kısa notlarla yetineyim.
1. Set 15-13 öndeyiz. Birden durduk. Hem de öyle bir durduk
ki 3 sayıya karşılık 12 sayı verdik. 18-25.
2. Set: 20’lı sayılara 5 sayı farkla geldik: 21-16.
Kızlarımız daha önceki bazı müsabakalarda olduğu gibi biraz heyecanlanmamızı
istediler: 24-23. İşi uzatmadık: 25-23.
“Ne oluyor ?” demeğe fırsat kalmadan 15-25 oluverdi.
1-2 gerideyiz. “Ya tamam, ya devam” diyeceğimiz an geldi ama
bir taraftan da işler iyi gitmiyor: 17-20.
Umutların azaldığı anlarda, kızlarımız; “biz bitti demeden
maç bitmez” dediler ve harika bir geri dönüşle imza attılar: 25-22.
5. Set mi? Şov yaptık: 15-6.
3. kez çıktığımız finalde, bir çok oyuncusunun ülkemizde
forma giydiği, antrenörlüğünü Guidetti’nin yaptığı Sırbistan ile kozumuzu
paylaştık.
İlk set bir biz, bir onlar öne geçerek 24-23’e kadar geldik,
ama 25-27 ile kaybettik.
2. Sete iyi başladık. Bu hızla da devam ettik: 25-21.
3. Sette de 19-15’ e kadar her şey yolundaydı. Sonra, sanki
oyunculara sihirli bir değnekle dokunmuşlar gibi durduk. Üst üste 7 sayı
verdik: 19-22. Ardından da 22-25 ile 1-2 geriye düşüverdik.
Karşılıklı sayılarla devam eden 4. Seti 18-18’den sonra
koparttık: 25-22.
Ve nefeslerin tutulduğu 5. Seti de 15-13 alarak maçı 3-2
kazandık ve yıllardır çok istediğimiz,
tüm ülke insanını ayağa kaldıran, mutlu eden
şampiyonluğa uzandık.
Bu arada MVP seçilen Vargas’ın karşılaşmayı 41 sayıyla
tamamladığını, Eda (5’ i blok) ile Zehra’nın (4 blok) 15, Ebrar’ın 13,
Hande’nin 6 sayılık katkılarını buraya bir not olarak düşeyim.
Öte yandan Efeler’in de Avrupa Şampiyonası heyecanı da
başladı. İsrail’de ki D Grubu’nda mücadele eden ekibimiz ilk maçını son
Olimpiyat Şampiyonu Fransa ile oynadı.
Karşılaşmayı güçlü rakibimiz karşısında 0-3 (20-25, 28-30,
25-27) kaybettik ama çok iyi oynadığımızı, bundan sonra ki müsabakalar için iyi
işler yapacağımızın sinyallerini verdik.
Verdik de, pek de öyle olmadı. Romanya’ ya 2-3 (22-2, 25-18,
21-25, 25-23, 15-17) kaybettik.
Bir gün sonra Yunanistan’ı zorda olsa 3-1 (22-25, 26-24,
25-19, 25-23) yendik.
Dergimiz baskıya gireceği için bu karşılaşmaların
detaylarını ve sonrasını
gelecek sayımızda sizlerle paylaşacağım.
Öte yandan U-21 Kız Takımımız Meksika’da ki Dünya
Şampiyonası’nda 5. oldu.
Voleybolumuzun başarılarına o kadar alıştık ki, bu
beşinciliği bile göz ardı eder hale geldik. Ben, bu dereceye uzanan ekibimizi
kutluyor ve alkışlarımı gönderiyorum.