ECZACIBAŞI DYNAVİT
CEV KUPASI ŞAMPİYONU
Türk Voleybolu’nun lokomotiv
kulüplerinden Eczacıbaşı, Avrupa’da ki başarılarına bir yenisini daha ekledi ve
CEV Kupası’nı 2. kez müzesine taşıdı.
Böylece turuncu- beyazlılar,
2015 de uzandığı Şampiyonlar Ligi Kupası, 2015 ve 2016 yıllarında elde ettiği 2
Dünya Kulüpler Birinciliği, 1 Kupa Galipleri Kupası ile birlikte Uluslararası
Şampiyonluk sayısını 6 yükseltmiş oldu.
Eczacıbaşı Dynavit’in CEV Kupası
Finali’nin İstanbul da oynanan ilk maçında Stuttgart’ı 3-1 (25-19, 22-25,
25-20, 25-17) yendiği ve avantaj elde ettiği maçı izledikten sonra rövanşın çok
zor olacağını düşünmüştüm. Çünkü bu sezon seyrettiğim hiç bir müsabakada bu
kadar iyi defans yapan bir ekip görmemiştim.
8- 8,5 metre cıvarına uzun
servisler atarak topun file önündeki pasöre gelmesini zorlaştıran, iyi blok
yerleşimi yapan, bloğun boş bıraktığı alanlarda bekleyerek rakibin sayı
bulmasını zorlaştıran, yani voleybol alfabesinin ilk harfi “A” yı iyi uygulayan
Stutgart’ın, seyirci desteğiyle bu defans gösterini daha da öne çıkaracağı
endişesini yaşamaya başladım.
İlk karşılaşmada yıldızlaşan
ve kazanmamızı sağlayan Boskovic (34 sayı: 28 hücum, 4 blok, 2 servis)
Almanya’da da şüphesiz ki en büyük kozumuz olacaktı. Yukarıda değindiğim
özellikte ki ekipleri yenmenin tek yolu, sert hücum yaparak rakibin topu oyunda
tutmasını engelemek olduğu için Sırp oyuncunun (ilk müsabakayı bize böyle
getirmişti) ayni performansı göstermesi yeterli olacaktı.
Nitekim Boskovic yine sahneye
çıktı (27 sayı: 20 hücum, 3 blok, 4 servis), arkadaşları da ona ataklarıyla
eşlik edince İstanbul da defans gösterisi yapan Alman ekibi bu özelliğini
sahaya yansıtamadı. Bu da işimizi kolaylaştırdı. Böylece ilk iki seti 25-18,
25-21 alan turuncu- beyazlılar müsabaka bitmeden şampiyonluğunu ilan ettiler.
2-0’ın ardından yaşanan rahatlama 18-25 ile durumu 2-1 yapsa da son seti 26-24
koparan takımımız mücadeleyi 3-1 ile noktalayıp CEV Kupası’nı 2. kez kazanmanın
mutluluğunu yaşadı.
Bir gün sonra bu kez
Challenge Kupası’nı müzesine götürmek için Ankara’da ki ilk maçı 3-0 (25-20,
25-22, 25-23) alan Halkbank, Fransa da rövanş için sahaya çıktı.
Başkent ekibi iyi oyun ve
güzel bir skorla avantajı eline geçirmişti ama Narbonne kolay lokma olmadığını
zaman zaman ortaya koyduğu dirençle göstermişti.
Nitekim seyirci desteğini
arkasına alınca başa baş, dişe diş bir mücadele ortaya çıktı. İlk seti 22-25
verdik. 22-25 ile 1-1’i yakaladık. 3. set karşılıklı sayılarla 18-18 gelindi.
Maçın başından beri çok etkili servisler atan Narbonne 2 sayı öne sıçramayı
başardı: 20-18. Bu andan sonra bir türlü rakibi yakalayamadık. Seti 23-25
kaçırdık. 4. seti de 19-25 verince iş “Altın Sete” kaldı.
Bundan sonrasını anlatmak çok
zor. Şampiyon ekibin belirleneceği bu zor mücadeleye 1-4 geride başlamamıza
karşın çabuk toparlandık. 5-5. 8-7. Saha değişiminden sonra Fransızlar kaçtı:
9-12, 10-13. Bırakmadık. 14-13 öne geçmeyi de başardık. Ama yakalandık. Sonra
onlar kaçtı, biz eşitledik. Ne var ki 19-19 da aldıkları 2 sayıyla Altın Set’i
19-21 kazandılar.
Tabi ki kupanın Ankara’ya
gelmemesi tüm voleybol severleri üzdü. Ancak verilen büyük mücadele hepimizi
fazlasıyla gururlandırdı.
Gelelim 2 takımımız
Fenerbahçe OPET ile Vakıfbank’ın kozlarnı paylaştığı Şampiyonlar Ligi Yarı
Final maçlarına.
Mart ayının son günü oynanan
ilk karşılaşmayı Vakıfbank 3-1 (25-21, 25-20, 22-25, 25-18) alarak final
yolunda bir adım öne geçti.
Beklediğim kadar iyi bir maç
olmadı. Oysa güzel başlamıştı. 14-14’e kadar
karşılıklı sayılarla gelindi. Ev sahibinin etkili servisleri, sarı-
lacivertlilerin oyun kurmasını engelleyince 19-14 oldu. Bu avantaj seti 25-21
Vakıfbank’a getirdi.
2. Set sarı- siyahlıların
üstünlüğüyle geçti. Bir ara fark 8 sayıya kadar
çıktı: 20-12. Sonuçta 25-20 ile 2-0 oldu.
3. set başa baş başladı.
17-16 dan sonra hızlanan Fenerbahçe 22-25 ile skoru 2-1 yapsa da, oyunun
kontrolünü eline geçiren Vakıfbank 25-18 aldığı setle karşılaşmayı 3-1 kazandı.
Maçta gözüme çarpanlara
gelince; stresten olsa gerek bazı oyuncular ortalarda pek görünmediler. Örneğin
Vakıfbank’ın silahı Haak (% 27 hücum yüzdesiyle 11 sayı, 1 de bloktan toplam 12
sayı üretebildi), Fenerbahçe de Eda 3, Meliha 3 sayıyla maçı tamamladılar.
Sarı- Siyahlılarda Brezilyalı
Gabi (22), Sarı- Lacivertlilerde Vargas (25 sayı) ile müsabakanın flaş isimleri
oldular.
2 takımının pasörü de orta
oyunculara 27 pas attı. Bu topları ev sahibinde Zehra 7, Ogbogu 7 sayıyla
değerlendirirken, Fenerbahçe de Eda 3, Popovic 5 sayı da kaldılar.
Blok sayılarında Vakıfbank
rakibine 12-6 üstünlük sağladı. Bunda Gabi’ye, Vargas’a geç blok
yapılamamasının da etkisi vardı. Ancak şunu da ilave etmeliyim ki; 2 ekip de 1.
Seti; 1’er blok sayısıyla, 2. Seti Fenerbahçe’nin blok sayısız, 3. Seti
Vakıfbank’ın 1, sarı- lacivertlilerin 2 blok sayısıyla bitirmesini böylesine
üst düzey oyunculara sahip iki takımların hanesine eksi olarak yazdım.
Servis karşılama da
istatistik değerler birbirine çok yakınken, sarı- lacivertliler servisden
alınan sayılarda 7-2’lik bir üstünlük elde ettiler.
Rövanş ilginç oldu.
Fenerbahçe rakibini yenmenin en önemli yolunun çok etkili servisler atmaktan
geçtiğini bilerek oyuna girdi. Yani çok sert servis atma riskiyle müsabakaya
başladı. Bunun ilk adımı da Naz dan geldi. Vakıfbank servis karşılamada
zorlanınca hücumlar köşelere yöneldi. Sarı- Lacivertlilerin iyi blok yerleşimi,
Gabi’nin bloklarda kalan atakları derken 5-0 oldu. Bu başlangıç servise gelen
diğer oyuncularında riske devam etmesiyle sarı- siyahlılar oyuna bile
giremediler: 25-14.
İstatistiklere bakınca;
Fenerbahçe servisten 3 ace, bloktan 5 sayısı alırken, sarı- siyahlılarda sadece
1 blok sayısı vardı.
2. Sette birincinin tekrarı
gibiydi. Riskli sert sevisler yine 5-0’lık başlangıç. Sonra 14-8. Vakıfbank
toparlanır gibi olsa da aradaki farkı ancak 3 sayıya kadar indirebildi: 16-13.
Devamı gelmedi: 25-20.
3. set karşılıklı sayılarla
başlayınca Fenerbahçe oyunun başından beri yüklendiği yani risk aldığı
servisleri yumuşattı. Bu da denge getirdi. Çok keyif veren başa baş bir
mücedele ortaya çıktı. 17-16’dan sonra Vakıfbank 3 sayılık fark (17-20)
yakalayıp 24-25’e kadar önde gelsede bu büyük çekişmeden galip çıkmayı başaran
sarı- lacivertli ekip oldu: 28-26.
İlk müsabakayı Vakıfbank 3-1,
rövanşı Fenerbahçe 3-0 kazandığı için
finale gideni belirleyecek “Altın Set” e geçildi.
Dengede başlayan oyun da 4-3
den sonra Gabi’nin blok autları ortaya çıktı: 4-7. Bu avantajı korumayı başaran
Vakıfbank seti 11-15 alarak devler
Ligi’nde 8. kez final oynama
hakkını yakaladı.
Süper Final 22 Mayıs’ta Slovenya’nın Ljubljana kentinde oynanacak.
Rakip geçtiğimiz sezon da finalde buluştuğumuz Imoco Conegliano oldu. O
karşılaşmayı kaybetmiştik ama Dünya Kulüpler Şampiyonası Finali’nde İtalyan
ekibini yenerek zirveye çıkmıştık. Şimdi tüm sporseverlerin dileği sarı-
siyahlıların yeni bir başarıya imza atarak kupayı 5. kez ülkemize getirmesi.
Liglere gelince; 2 devreli
mücadeleyi bitirdik. Şimdi sırada 1-4 ve 5-8 Play-Off’ları var. Sultanlarda
Vakıfbank, Eczacıbaşı Dynavit, Fenerbahçe OPET, THY şampiyonluk, Galatasaray,
PTT, Aydın B. Belediyesi, Kuzeyboru 5-8 için kozlarını paylaşacaklar.
Karayolları ile Yeşilyurt’un lige veda ettiklerini de ilave edeyim.
Efeler de; Halkbank,
Fenerbahçe, Ziraat Bankkart, Arkas 1-4, Spor- Toto, Galatasaray, Bursa B.
Belediyesi, Allpower Akü Cizre Belediyesi 5-8 için mücadele edecekler. Bingöl
Solhan Spor ve Afyon Belediye Yüntaş ise ligden düştüler.
Öte yandan Sultanlar Ligi’nin
yeni takımları; İlbank, Çukurova Belediyesi, Efeler’in ise, Bitlis Türşad ve
Hatay Spor oldular. Bu 4 ekibi de tebrik ederim.
Bu arada Alpaslan Endüstri
Erkekler 1. Voleybol Ligi’nin heyecanı yüksek final grubu maçlarına değinmeden
geçmek istemiyorum. Çok güzel karşılaşmaları keyifle izledim. Bu kadar
çekişmeli olacağını açıkcası beklemiyordum.
Hele 3-2 biten Akkuş
Belediye- Hekimoğlu maçının 5. setinin 42-40, son gün Hatay – Akkuş
Belediyeleri arasında ki karşılaşmanın yine 5. setinin
31-33 sona ermesi eminim ki
hafızalardan kolay kolay silinmeyecektir.
Efeler Ligi’ne çıkamasalarda
bu güzel anları bize yaşatan Ordu Akkuş Belediyesi ile Bursa Hekimoğlu Global
Connec Travel BVİ takımlarına verdikleri bu büyük mücadeleri için alkışlarımı
yolluyorum.
68. Gillette- Milliyet Yılın
Sporcusu Ödül Töreni yapıldı. A Milli
Kadın Ekibimiz, “YılınTakımı”, Antrenör Giovanni Guidetti, “Yılın Antrenörü”,
Simge Aköz de; Otokoç 2. El Voleybolun Güvenilir Eli ödüllerine layik görüldüler.
Bu yıl, bunun gibi bir çok ödüle imza atan “voleybolumuz” bizleri yine gururlandırdı. Eminim bu güzel başarılar katlanacak ve branşımız ülkemizin yüz akı olmaya devam edecek...