Bütün voleybol antrenörlerimizi bir çatı altında toplamayı
düşünüyoruz.
Ama maalesef
antrenörlerimiz arasında kavga eksik olmuyor. Nedense …
Lütfen toplantılara
silahla ve içinizdeki nefret ve kinle gelmeyin diye bir not düşmemiz lazım.
Galiba, geçenlerde Voleybol
Vakfı başkanı Jeyan Erben ile ve Türkiye Voleybol Federasyonu başkanı Akif
Üstündağ ile kısa bir toplantı yaptık.
Sayın başkan antrenör derneklerinin bir federasyon çatısı
altında toplanmamızı istedi.
Kendisinin de antrenör olduğunu ve her türlü desteği
verebileceğini söyledi.
Biz de lokalimizi iyileştirip açtıktan sonra ayda iki defa
toplanıp antrenörler için ne yapabiliriz, derneği nasıl aktif hale
getirebiliriz, antrenör eğitimi için ne yapabiliriz? Bütün bu sorulara ve
gelecek önerileri nasıl değerlendirebiliriz diye masaya yatırıp konuşacağız.
1968 yılında Saint-Joseph de lise birdeyken babam ölünce
voleybol antrenörü olmaya karar vermiştim. O zamanlar internet yoktu, kitap çok
azdı ve hep alaylı antrenörler vardı.
Spor akademisi daha
yoktu.
Voleybol antrenörlüğü
daha meslek bile değildi.
Spor salonları çok azdı, kalite toplar yoktu.
Bir Adidas ayakkabısı satın aldığımız da sapıklığımızdan
değil ama sevgimizden ayakkabı ile yatardık. Dizlikleri maç bitince
arkadaşlarımıza verirdik onlar da kullansınlar diye.
Kadıköy Halk Evinin o küçük salonunda 22:30 – 24:00 arasında
Fenerbahçe genç voleybol alt takımı ile antrenman yaptığımızı hatırlıyorum.
Nedense o salonda kaloriferler hiç çalışmazdı.
Hele spor ve sergi sarayı üst salonunda camlar kırıktı.
Döşemelerden çiviler çıkardı.
Hakemler paltolarla maç idare ederlerdi.
O zamanlar herkes meslek sahibiydi.
Voleybol ikinci plandaydı.
Benden önceki
zamanlarda (1967 öncesi) haftada iki gün antrenman yapılıyordu galiba.
Sonraları haftada üç güne çıktı.
Eski Burhan Felek salonunun açılması ile Enver Göçener’in
antrenör olduğu İETT takımı 1973 de haftada beş antrenmana çıkarmıştı.
Tam profesyonel voleybol hayatı böylece başlamış oldu.
1970’ler de voleybol basında gelişmeye başlamıştı.
Nejat Altav, Tankut Antikacıoğlu, Necdet Bakırcıoğlu, Alev
Anakök, Oktar Tertemiz…
Cengiz Tokgöz o zamanlar yeniydi.
Oyuncuların niye döndüğünü birkaç senede anlaşmıştı.
Ama voleybolu anlamadan duayen oldu!
O zamanlar menajerlik sistemi yoktu.
Yani delikanlı olma dönemleriydi.
Teknoloji fazla
gelişmediği için hakiki dostluklar vardı.
Cep telefonu olmadığı bir zamanda ben Jeyan ile nasıl
senelerce beraber çalıştım? (randevulara hep
geç gelmesi ile tanınır)
Kavgalar tabi ki
olurdu (örnek ben) ama Facebook a taşımazdık!
Cep telefonu olmadığından kız tavlamak çok zordu. Sadece ev telefonu vardı ve nedense hep babaları açardı o telefonları…..