OKTAR AĞABEY

Alev ANAKÖK (Konuk Yazar)
16 Ekim 2024
182

OKTAR AĞABEY

Voleybol camiamız üst üste gelen kayıpların üzüntüsünü yaşamaya devam ediyor. Geçen ay ki yazıma Galatasaray’da antrenör olarak birlikte görev yaptığım ve son yolculuğuna uğurladığımız Enver Göçener’den söz ederek başlamıştım.

Bu kez de, Oktar Tertemiz’i kaybetmenin üzüntüsünü paylaşıyorum. Hakemlik yaptığı yıllarda; oynadığım, antrenörlük yaptığım bir çok maçımı yöneten, Arçelik Spor Kulübü’nde o yönetici, ben antrenör olarak yan yana çalışma şansını yakaladığım, camiamız için çok önemli görevler yüklenmiş, her zaman yol gösteren bu değerli ağabeyimiz artık aramızda olmayacak. Ona Allahtan rahmet diliyorum.

Yeni umutlarla, yeni beklentilerle, yeni sezona “merhaba” diyoruz. İnşallah kalitesi yüksek, güzel maçlarla dolu günler bizlerle olur.

Geride bıraktığımız Eylül ayı içinde, çeşitli organizasyonlar yaşadık. En yakından başlayarak bunlara kısaca göz atalım. Eylül ayı içindekiler dedik de, Ekim’in ilk günü oynanan AXA Sigorta Şampiyonlar Kupası’nı da ilave edeyim.

Halkbank ile Arkas İstanbul da sezonun bu ilk dev randevusunda kozlarını paylaştılar. Henüz iki takımda tam olarak hazır olmamalarına karşın yine de güzel ve çekişmeli bir mücadele izledik. Sonunda kazanan Arkas oldu: 3-0 (26-24, 27-25, 25-21). Arkas dan söz açılmışken, Selanik de organize edilen Balkan Kupası’nı kazandığını ve Challenge Kupası’nda oynama hakkını elde ettiğini, 32’li Final Turu’nda AAA Volley (Finlandiya) ile eşleştiğini de vurgulayayım.

Ayni şekilde Galatasaray Kadın Takımı da, Balkan Kupası’nda tüm rakiplerini dize getirdi. Bu sonuçla Challenge Kupası 32’li Final Etabı’na yükseldi. Rakip, Aothras (Yunanistan) oldu.

Geçtiğim ay içinde AXA Sigorta Kupa Voley grup karşılaşmaları oynandı. Alınan sonuçlarla da çeyrek finalde mücadele edecek ekipler de belirlendi.

Bu konuda ilgimi çeken şey, erkeklerde önce 3 takımın (Akkuş Belediye, Develi Belediye, Türşad) ve ardından Yeşilkent takımlarının müsabakalardan çekilmesi oldu.

Ekonomik yönden sıkıntılar yaşadığımız bu dönem onları da etkilemiş olabilir.

 

Halbuki son yıllarda kulüplerimiz parasal yönden bir hayli rahattılar. 10-12 kişiden oluşan teknik kadrolar, transfer edilen yabancı oyuncuların fazlalığı, malzeme bolluğu, seyahat rahatlığı, konaklanan kaliteli oteller, özellikle bizim gibi eski dönemlerde antrenörlük yapanları hep imrendirmiştir.

Bu çekilme olayı, acaba o günler geri mi geliyor? Endişesini de akla getirmeye başladı.

Daha önceki bir yazımda sadece kulüplerin değil, milli takımlarında sorunlarla karşılaştığına değinmiş, Dünya Şampiyonası’na katılan yıldız ekibimizle yaşadıklarımızı paylaşmıştım.

4 kulübümüzün kupadan çekilmesi beni Türkiye Ligi’n de (şimdi ki Efeler ve Sultanlar Ligi) yaşadığım eski 2 anıma götürdü.

1982 de ekonomik yönden hiçbir sıkıntısı olmayan üst sıralar için mücadele eden Ankara Pazarları Kadın Takımı’nın (sonra ismi Milangaz oldu) antrenörüyüm. Oyuncularımdan bazıları ve kaptanımız Nur, İstanbul Üniversitesi’nde okuyorlar. Bu nedenle Üniversite kız- erkek ekiplerini de çalıştırıyorum.

Erkek takımı oyuncularından çoğu o sezon Türkiye Ligi’ne yükselen Trakya’nın bir ilçe ekibinin formasını giyiyorlar.

İyi de bir performans göstererek 6 takımın mücadele edeceği final etabında oynamayı da elde ediyorlar.

Ancak ekonomik yönden sıkıntıya düşen kulüp, maaşları ödeyemeyince antrenör ve 3 sporcu ayrılıyor.

Hatta o günlerde, Cengiz Tokgöz parasızlık nedeniyle Ankara’da ki finallere bu takımın gidemeyeceğini gazetesin de haber bile yaptı. Oyuncular, bana geldiler. “Abi sen üniversite takımında bizim

antrenörümüzsün , hepimizi tanıyorsun. Zor durumdayız. Final etabında oynamak istiyoruz. Ancak çok az bir para bulundu. Bir üniversitenin yurdunda kalacağız. Bizimle olmanı istiyoruz.” dediler.

Bu arada ekibim “Ankara Pazarları” da 6’lı Final etabına hazırlanıyor. Yani sıkışık bir durum var. Kaptanımız Nur’un da yoğun desteğiyle yöneticilerden “olur” u alıyorum.

Böylece Ankara’nın yolunu tuttuk. Bir üniversitenin Kızılay’a yakın yurdunun bir odasına yerleştik. Bir  idareci, 9 sporcu ve ben, ranzaları paylaştık. Ucuz bir lokanta da akşam yemeği yiyip, sabah yurtta

kahvaltı yapıp salona gittik. İlk gün kaybettik. 2. gün o dönemin güçlü İzmir ekibi Karşıyaka’yı yenerek büyük bir sürprize imza attık. Karşılaşma sonrası takım kaptanımız Ertuğrul, “abi bu galibiyeti

kutlayalım. Ankara’nın meşhur sandviççisine gidelim”. “Para?” “Fazla yemeğiz. 2 mayonezli, sosisli sandviç, bir de içecek yeter. Hem değişiklik, hem de moral olur”.

Ben dahil 5 kişi başka şeyler yedik. Yurda döndük. Ve gece kabus başladı. Kaptan Ertuğrul, 2’si dişçilik, 2’si tıp öğrencisi 5 sporcu ve yönetici tuvaletten çıkamaz oldular. Sabahı zor ettik. Eczaneden ilaçlar aldık ama fayda etmedi. Sahaya çıktık. Ayakta zor duruyorlar. Maçı farklı sayılarla 3-0 kaybettik. Ertesi günde yenildik. Verilen bir  günlük ara biraz toparlanmamızı sağlasa da yeterli olmadı. Bir galibiyetle finali kapattık.

Yokluk üzerine bir başka anı...

Ekonomik yönden yine sıkıntılı, Türkiye Ligi’nde mücadele eden bir üniversitenin kız takımının antrenörüyüm. Çok genç bir ekibiz. Bu arada Rusya liginde oynamış, o sıralar Laleli de tezgahtarlık yapan, kalacak yer karşılığı oynamayı kabul eden bir de yabancı oyuncumuz var. Sezonun bitmesine 3 maç var. Ankara deplasmanına gideceğiz. Rakip “Ruto Spor”. O zamanın iyi ekiplerinden. Parasal sıkıntı büyük. Maç Cumartesi olduğu için Cuma akşamı personel servisinin işi bittikten sonra o araçla yola çıkacağız. Günün ilk maçı bizim olduğu için oynayıp ayni gün döneceğiz. Böylece federasyonun

ödeyeceği harcırahla da idare edebileceğiz. Gece yola koyulduk. Sabaha karşı Ankara girişinde bir benzinci de park ettik. Sabah 9.30 civarında fırından ekmek, bir marketten kahvaltılık aldık. Otobüsün içinde yedik ve salonun yoluna koyulduk.

O zaman lig maçları Selim Sırrı Tarcan da oynanıyor. Büfeden çaylarımızı içip soyunma odasının yolunu tutarken, bizlerde federasyondan harcırahlarımızı aldık. Yani paralandık. Tüm sıkıntılara karşın çok iyi bir oyunla sürpriz yapıp güçlü rakibimizi yenmeyi başardık.

Dönüş yolculuğu başladı. Ankara’dan çıkarken harcırahın büyük bir bölümünü otobüsün yakıtına verdik. Bu arada aldığımız ekmek- peynir- zeytin gibi atıştırmalıklarla yola koyulduk. Bolu civarlarında bir konaklama yerinde yemek için mola verdik. Ancak paramız kısıtlı. Kızlara “buralarda yemek yemek sıkıntılı olabilir. Mideniz bozulabilir. Onun için pilav- yoğurt ve tatlı dışında bir şey yemeyin” dedik. Aslında onlarda durumu biliyorlar. Onun için ses çıkmadılar.

Fazla bir ödeme de bulunmadan tekrar İstanbul’un yolunu tuttuk. Böylece ligin son deplasmanını uykusuz, yorgun, biraz aç, ama kazanarak geride bıraktık. Tüm sıkıntılara karşın, hatırladıkça gülümsediğimiz güzel günlerdi.

Şimdi liglerde oynayan her olanağa sahip takımları izlerken, voleybolumuzun, kulüplerimizin nerelerden, nerelere geldiğini görmek biz eskileri doğal olarak farklı duygulara götürüyor.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Create Account



Log In Your Account