SULTANLAR 8. OLDU
ALEV ANAKÖK
Ulusal Takımlarımızın aylardır süren yoğun maç trafiği
Filenin Sultanları’nın Milletler Ligi müsabakalarıyla start almıştı. Ve yine
Sultanların Dünya Şampiyonası Finalleriyle sona erdi.
Geçen sayımızda Efeler’in Dünya Şampiyonasında ki
karşılaşmalarını uzun uzun anlatmış, dergimiz baskıya girecek olması nedeniyle
Sultanlar’ın ilk grupta ki 3 maçına değinebilmiştim. Şimdi onların çok yoğun
tempoda geçen diğer müsabakalarını paylaşacağım.
Ancak geçen ay ki yazıyı hatırlatmak, şampiyonanın
bütünlüğünü sağlamak için bir kez daha bu bölüme almak istiyorum.
“B Grubu’nda mücadeleye başlayan takımımız Tayland sınavında
bekleneni veremedi. Her ne kadar bahanelere sığınsak da ben Yarı Final hedefine
kendimi hazırlarken bu yenilgiyi 2-3 de olsa (25-17, 29-31, 25-22, 19-25,
13-15) pek kabul edemiyorum. Bu nedenle detaylara fazla girmek istemiyorum. Ama
şunu da söylemeden geçemeyeceğim; maç öncesi filedeki ısınmada rakibimiz bize
karşı nasıl hücum yapacağının sinyallerini vermişti. Tüm maç boyunca da bunları
uyguladılar. Bu disiplinli tempolarını ilk set dışında bozamadık. Sarıyer
Belediyesi’nde oynayan Chatchu’yu durduramadık (33 sayı). Öyle oldu ki 5. Sette
topu oyunda tutup blok ve defanslarını öne çıkarmak adına “kaçmasın diye” servisi bile iyice yumuşattılar. Sonuçta
istediklerini de elde ettiler.
Bu ilk maçın telafisi tabi ki var. Ama yine de
“kaybetmemeliydik”. Hadi kaza kurşunuydu diyerek şimdilik geçiştireyim. Bu
arada bizim yenildiğimiz bu takımı Polonya’nın 25-17’lik 3 setle 3-0 geçtiğini
de not olarak düşeyim.
Devam edelim: İlk 2 sette ortadan az oynasak da Kim’in
yokluğuyla gücünü iyice kaybetmiş G. Kore’yi 3-0 (25-14, 25-13, 25-13) çok
kolay geçtik.
Bu moralle Dominik karşısına çıktık. Tutuk başladık. Rakibin
blokları, etkili hücumlarına karşın biz top öldürmekte zorlanınca 10-10’dan
sonra
durduk: 21-25.
2. ve 3. setlerde iyi oyunumuz 2-1 (25-21, 25- 18) öne
geçmemizi sağladı.
4. Seti es geçiyorum. Çünkü sahada yoktuk:16-25.
İlginç bir 5. set yaşadık. 5-3 öndeydik. Ancak 4 numaradan
yaptığımız hücumları sayıya dönüştüremeyince üst üste 4 sayı verdik: 5-7.
Saliha’nın yerine giren İlkin’in etkili servislerine Ebrar’ın hücumları
eklenince 10-7 oldu. Sonrası Ebrar’ın harika performansıyla (toplamda 29 sayı
üretti), biz kaçtık, onlar kovaladılar ve 15-13 ile maça noktayı koyduk.”
Yazıyı böyle bitirmiştim. Şimdi kaldığımız yerden devam
edelim.
Hırvatistan engelini güle oynaya 3-0 (25-14, 25-12, 25-12)
aştık. Açık sayılı setler, rakibimize nasıl üstünlük kurduğumuzu zaten
gösteriyor.
Bize grup birinciliğini getirecek Polonya maçında anlatacak çok şey var.
Yaklaşık 14 bin seyircinin önünde iyi başladığımız ama
kaybettiğimiz ilk seti inşallah bir daha yaşamayız. Mücadeleye 5-1 başladık.
18-15’e kadar da önde geldik. Ne olduysa birden durduk. Servis karşılamamız
bozuldu. Smaçörler plaselerle sayı alma yolunu seçince, rakip, defanstan kolay
çıkardığı toplarla iyi hücum etmeye başladı. Sonuç: üst üste verilen 7 sayı ve
18-22. Meryem’in etkili servisleriyle 22-22 yapsak da hiç blok sayısı
üretemeden set 22-25 gitti.
TV den seyreden her kez gibi bende şaşkınım. 2. Set başladı:
1-3. Eyvah!
Yok yok çabuk toparlandık. Üst üste 4 sayı: 5-3. Kaçan
servislere rağmen 13-11 öndeyiz. Sonra 13-14 gerideyiz. Eda sahnede 16-14. Yürüyemiyoruz:
15-17. 18-20, 21-22. “Biz bitti demeden set bitmez” diyoruz ve Zehra’nın
bloğuyla 25-23 ile 1-1’i yakalıyoruz.
İnişli- çıkışlı grafiğimiz 3. Sette de devam etti. Onlar
kaçtı, biz 16-17’ ye kadar kovaladık. 3 Sayılık bir atakla nihayet öne geçtik:
19-17. Sonrası geldi: 25-22.
4. Set yine işler bozuldu. Topları öldüremiyoruz. Bloklar
çalışmıyor. Sonuç: 18-25.
Bu kadar değişken oyunumuz ortadayken sizler gibi bende 5.
Sette ne yapacağımızı kestiremiyorum. Karşılıklı sayılarla başlıyor: 3-4. Hande’nin
etkili servisleriyle bize dönen topları iyi hücumlarla sayıya dönüştürüyoruz:
8-4. Bu avantajın getirdiği moralle gerçek oyunumuzu sahaya yansıtıyoruz:
15-11. Oh... Dünya varmış. Bu 3-2’lik sonuçla ilk grubu birinci olarak
tamamlıyoruz.
C Grubu ile birleşince puan sıralamasında; Sırbistan ile
ABD’nin arkasından 3. sıraya yerleştik.
F Grubuna Almanya maçıyla başladık. 6-6’ya kadar karşılıklı
sayılarla gelindi. Ancak durgunuz. Servis karşılamada sıkıtılar var. Böyle
olunca hücumda da topları öldüremiyoruz. Bu da bize 5 sayıya patlıyor: 6-11.
Ardından 8-13 geriye düşüyoruz. Eyvah! “Polonya maçının tekrarını mı
yaşayacağız” derken düzelen manşetlerle ortadan hücumlar başlıyor, Hande
sahnede: 19-17. Arkası geliyor: 21-18, 25-21.
2. Sete 3-6, 5-9 başlıyoruz. Aklımız başımıza çabuk geliyor:
12-10, 19-14, 22-15, 25-18.
Alışkanlık mı yaptık, nedir? 3. Sete de 5-8 giriyoruz. İlk
sette ki gibi rakibimizi yakalamamız biraz uzun sürüyor: 17-17. 25-20 ile set
vermeden 3-0 ile maça noktayı koyuyoruz. Mücadeleyi Eda 15, Hande- Zehra 12,
Ebrar 11 (diğer karşılaşmalara oranla biraz geride kaldı), Saliha 7 sayıyla
tamamlıyorlar.
Bu arada Kanada- Tayland’ı 3-1, ABD- Dominik’i 3-0,
Sırbistan- Polonya’yı 3-0 geçiyor. Bu sonuçlar bizim çeyrek final yolunda bir
ölçüde önümüzü de açmış oluyor. Hele bir gün sonra “Milletler Ligi’nde
yenildiğimiz Kanada engelini aşarsak, yüzümüz iyice gülecek” diyerek günü
kapatıyorum.
Öte yandan ilk grubu birinci bitiren İtalya’nın E Grubu ilk
maçında Brezilya’ya 2-3 (20-25, 25-22, 25-22, 21-25, 15-17) kaybettiğini de not
olarak düşeyim. Keske Egonu’nun 37, Gabi’nin 30 sayıyla oynadığı bu çekişmeli
müsabakayı televizyon dan izleme şansını yakalayabilseydik.
Gelelim Kanada mücadelesine: 3-0 (25-22, 26-24, 28-26)
kazandık.
Ama, işin içine “ama” diye başlayan kelimeyi koyduğunuzda
işlerin pek iyi gitmediğini hemen anlarsınız. Bu karşılaşmada öyle oldu. Set
sayılarının yakınlığı da zaten bunu gösteriyor.
3 sette de inişli- çıkışlı bir grafik. Bazen öndesiniz,
sonra geriye düşüyorsunuz ve böyle sürüp giden maçtan hem de set vermeden galip
ayrılmayı başarınca, sizde benim gibi “önemli olan kazanmaktı” diyerek bazı
şeylerin üstünü örtmeyi yeğleyebilirsiniz.
2 gün sonra ABD
karşısındayız. 2 takım oyuncuları da birbirlerini iyi tanıyorlar. Çünkü
Amerikalı oyunculardan bazılarının yolu ülkemizden geçti, hala takımlarımızda
görev yapanlarda var. 2 takımda servis karşılamada sıkıntılar yaşayan oyuncuları
topla buluşturmayı hedefleyerek başlıyor. Bu konuda biz daha başarılı olunca
18-15’e kadar önde geliyoruz.
Sonrası kötü: 18-20 (üst üste 5 sayı). Ve 22-25.
Karşılıklı sayılarla 2. Setin sonlarına önde giriyoruz. Bu
kez hata yapmıyoruz: 25-21.
3. Sette 13-13 den sonra Amerika kaçıyor, biz kovalıyoruz
ama olmuyor: 20-25.
4. Set: 6-6’dan sonra direk hatalar başımıza bela oluyor:
8-14. 13-19. Bırakmıyoruz: 18-19. Devamı yok: 22-25.
Kısacası Polonya’nın 3-0 kazandığı, bizi yenmesine karşın
iyi bir görüntü vermeyen ABD’ ye 1-3 kaybediyoruz.
Bir gün sonra da bu Amerika Tayland dan 5. Sette karşılaşmayı
kurtarabiliyor. Üstelikte 0-2’den gelip kazanıyor.
Bu müsabakanın ilginç notu ise; 3. Sette sayılar 9-5, belki
de şampiyonanın en uzun rallisi yaşanıyor: 50.6 saniye.
F Grubu’nda ki son maçımızı Sırbistan ile oynuyoruz.
Oynuyoruz da pek ortalarda görünmüyoruz: 8-14, 11-17, 14-21. Biraz kıpırdansak
da devamı gelmiyor: 20-25.
2. Sette değişen bir şey yok. Servis karşılama da sıkıntılar
sürüyor. 4’e fileye yakın paslar bloklara takılıyor. Biz ise, blok sayısı
almadan bitirdiğimiz ilk sette ki gibi rakibin ataklarına engel olamıyoruz:
0-6,
11-17, 21-25.
Oyuna ortak olmak için son şansımız olan 3. Sete Derya-
Saliha ikilisinin sayılarıyla 9-5 önde giriyoruz. Ne var ki 14-14 de
yakalanıyoruz. 17-21 geriye düşüyoruz. Bırakmıyoruz. Nihayet sahada biz de
varız: 21-21.
23-23 yine set gidiyor: 23-25.
Yenilgiyi unutup Polonya- Almanya müsabakasına
kilitleniyoruz. Grubun sonuncusu Almanya acaba ev sahibinden set kopartıp, bizi
grupta üçüncülüğe getirir, çeyrek finalde tekrar Amerika ile eşleşmemizi sağlar
mı? Beklentisi içindeyiz. İstediğimiz oluyor. Almanya 4. seti 28-26 alarak bizi
rahatlatıyor.
Çeyrek Final de ABD ile görülecek hesabımız var düşüncesiyle
sahaya çıkıyoruz. Ancak rakibimiz sete 2 blok, bir servisten direk sayıyla
1-4
başlıyor. Sonra 3-8. 10-10 rakibi yakalıyoruz. Ama servis
karşılama da sorunlarımız var. Bu yüzden top öldürmek de zorluklar
yaşıyoruz. Plaselerimiz fazlalaşıyor.
Biz ise servisleri adeta oyuncuların kucaklarına atıyoruz. Bunlar 16-16’dan
sonra geriye düşmemize yol açıyor. Sonuç: 22-25.
Polonya’ya yeniler, Tayland dan 3-2 ile zor sıyrılan Amerika
dan 1-3’ ün rövanşını almayı hedefleyerek çıktığımız maçın diğer 2 setinde
adeta kayboluyoruz: 15-25, 20-25.
Bu sonuçla Şampiyonaya 8. olarak veda ediyoruz.
Şimdi tüm voleybol camiası her zaman olduğu gibi yine ikiye
bölünecek. Bir grup çeyrek final oynayıp Dünya sekizincisi olmamızı olumlu
bulacak. Diğer grup oyuncu seçiminden başlayarak, antrenörümüz Guidetti’nin
takımı iyi yönetemediğini söyleyecek.
Bana gelince; geçen sayıda Tayland ile Dominik maçlarıyla
ilgili yorumlarımda iyi oynamadığımızı vurgulamıştım. Bu yazıda da
karşılaşmaları anlatırken, satır aralarında görüşlerimi paylaştığım için daha
fazla detaya girmeyeceğim.
Çeyrek Finali biz set alamadan 0-3 ile noktalarken, diğer
takımlar her şeylerini ortaya koydukları için şampiyonaya alkışlarla veda
ettiler.
Sonuçlar şöyleydi: İtalya- Çin: 3-1, Brezilya- Japonya: 3-2
(Japonya 2-0 öndeydi), Sırbistan- Polonya: 3-2 (Boskovic 36, Stysiak 40
sayı).
Yarı Final: Sırbistan- ABD: 3-1, İtalya- Brezilya: 1-3.
Finalde; Boskovic’in 24 sayısıyla Sırbistan- Brezilya’yı 3-0
yendi ve şampiyon oldu.
Gelelim ülke içine: AXA Sigorta Kadınlar Kupa Volley de grup
maçları sonunda 6 takım (Eczacıbaşı Dynavit, Kuzeyboru, THY, Aydın B.Bld., Galatasaray
HDI Sigorta, Sarıyer BLD. çeyrek finale yükseldiler.
Efeler Ligi’nde ise 6. haftayı geride bıraktık.
Spor Toto Şampiyonlar Kupası’nı Vakıfbank’ı 3-0 (25-23,
25-21, 25-21) yenen Fenerbahçe OPET 4. kez kazandı.
İki takımında bolca hata yaptığı mücadelede; Fedorovtseva’nın 6 servis, Eda’nın 4 blok sayısı ve hücumda % 86’lık performansı, Vakıfbank da Egonu’nun 22, iki köşe oyuncusu Gabi’nin 6, Dalderoop’un 4 sayıyla maçı tamamlamaları karşılaşmanın ilginç notlarıydı diyerek yazıyı tamamlayayım
.. NOT: Manşet Voleybolun Sesi Dergisi 198.Kasım sayısından alınmıştır.