VOLAF VE VOLEYBOL
ANTRENÖRÜ
Voleybolun gelişmesi için biz
antrenörlerin ne yapması lazım? Türkiye Voleybol Antrenörler Federasyonunu
kurduktan sonra artık eyleme geçme zamanı geldi. VOLAF (Voleybol Antrenör
Federasyonu) olarak ilk icatlarımız bu sene bence en başarılı olan Beylikdüzü
antrenörü Mehmet Bedestencioğlu’nu eğitim kurulu başkanı yaptık. Voleybol
federasyonu eğitim kuruluyla beraber seminer ve kurslar açacağız. İlk seminer
30 Ağustos’ta İstanbul’da… Eylül ortasında Ankara’da, Eylül sonu Bursa’da…
Federasyonun eğitim kurulu ve biz
antrenörler bütün sorunları çözeceğimize inanıyorum. Masa adamlarıyla saha
adamlarını buluşturup ortak yolu bulacağız. Yumruklarımızı değil, fikirlerimizi
konuşturacağız. Şu anda voleybol federasyonu eğitim kurulu başkanı Selda
Hanımla uyumlu bir işbirliği içerisindeyiz. İnşallah devamı gelir… Selda Hanım
bana; “Çok uysal, uyumlu, pozitif birisiniz” dedi. Galiba mazimi pek iyi
bilmiyor! “Evet ben çok sessiz, terbiyeli ve efendi biriyim” dedim. Böyle yalan
söylemek çok hoşuma gidiyor! Ama politika böyle bir şey.
Türkiye’de yaşayıp biraz politika
takip eden birisinin tabi ki çok iyi yalan söylemesi normal. Ben 1970’lerde
antrenörken hep voleybolun sadece masadan idare edilemeyeceğini söylemiştim.
İşte şimdi fırsat bu fırsat masa ve saha adamlarını buluşturup biriken
sorunları ivedilikle çözmek işi bize kalıyor…
Ülke ekonomisinin pek iyi
olmadığı bir zamanda, bazı kulüplerin voleybol şubesini (nedense güçleri hep
voleybola yetiyor) kapattığı, bazı kulüplerin küçülmeye gittiği bu dönemde
işimiz zor. Benim şu anda dışardan gördüğüm kadarıyla bu ekonominin
antrenörlere yansıması şöyle olmuş; herkes geçim derdinden kendini iyi
yetiştirmeyi unutmuş… Antrenörün; önce eğitimli, genel kültürü iyi, lisan biri
olması gerektiğini unutmuşlar. Kimseyi suçlamıyorum! Yarınından korkan insan
kendisini nasıl yetiştirsin? Ekonomiden dolayı yeni kulüplerde açılmıyor. Eski
Federasyon Başkanı Ahmet Gülüm’ün dediği gibi ortada büyük pasta yok artık.
Ekmek var… Onun için şu anki kulüplerin kıymetini bilelim. Ben eğitimli ve iyi
niyetli antrenörlerin sadece oyunculara değil, kulüplere de faydalı olacağına
inanıyorum. Kız alt yapıda yaşanılan başarılar bunun en büyük göstergesidir.
Çok çalışmayla başarılı olacağına inanan insanlar, iyi antrenör oluyor. Bizil
VOLAF olarak görevimiz bu antrenörlere yeni ufuklar açmak olacaktır.
1970’lerde milli takımlar başkan
şampiyonasında tek amaç Yunanistan’ı yenmekti. Hele Yugoslavya, Romanya veya
Bulgaristan’dan bir set aldık mı tamam! Milli takım vazifesini yapmış
sayılırdı. Şimdi geçen hafta Ankara’da Federasyon Başkanı Arif Bey ile
beraberdik. Alt yapılarda az farkla kaçan Avrupa şampiyonluğu ikinciliğinden
bahsediyordu. Adam kahrolmuştu… 1970’lerde milli takımda sadece bir antrenör
seyahate gidebiliyordu. Şimdi ise ful kadro gidebiliyor. Ben Enver Göçener’in
Yeşilköy’den elinde pasaportuyla döndüğünü hatırlarım! Bu adam içmesinde kim
içsin?
Kız takımlarının bu başarısını
keşke Cengiz Göllü, Deniz Esinduy görebilseydi. Yılını tam hatırlamıyorum.
Eczacıbaşı Avrupa ikincisi olmuştu. Herkes seviniyordu. Cengiz Göllü; “Bülent
kızlar tam inansa şampiyon olabilirdik” demişti… Deniz’de hep o inançtan
bahsetmişti. Antrenörün hep doyumsuz ve hırslı olması lazım. Yoksa başarı
gelmez… Ha birde her beş senede bir psikoloğa gidip tedavi olması lazım.