1970 li yıllarda voleybolda seyirci sıkıntısı vardı, şimdi
de var galiba.
Voleybol federasyonu belli bir bağış karşılığında eski voleybolculara
serbest giriş kartı verebilir.
Çünkü yeni voleybolcuları en çok eski voleybolcular izler. Her
voleybolcu çocuğunu voleybolcu yapmak ister. (bizim çocuk cüce olduğu için
bıraktı erkenden)
Voleybola meraklı beden eğitim öğretmenlerine ve okul
müdürlerine bedava bilet dağıtılabilir.
Sene içinde mesela Fenerbahçe – Galatasaray erkek maçından
evvel Veteran maçı yapılabilir.
Fenerbahçe – Galatasaray Liselerine de bu biletlerden verilebilir.
Tavanda başarılı olmak isteyen federasyon tabanı
düşünmelidir.
Evvelden Eczacıbaşı ve Büyükdere Boronkay maçında fabrika
işçileri gelirdi.
Şimdi de banka personeli geliyor.
Bu da bir formül.
Büyük kulüplerin azılı futbol seyircisinden daha mantıklı ve
insancıl.
Salonlarımız çok büyüdü, voleybolumuz ilerledi ama seyirci
olayı aynı oranda büyümedi. voleybol pastasının nasıl büyüdüğünü görmek için
salonların otoparkına bakmak yeterli olur.
1970 li yıllarda anadol’lu Cengiz Göllü, Murat 124’lü Deniz
Esinduy, külüstür Alfa Romeo’lu İsmail Vuran, Vespalı Bülent Meriç. biz mi çok
fakirdik? Çok mütevaziydik?
Her erkek antrenör hayatında güzel yanlışlıklarla kızların
soyunma odasına girer ve bağrışmalardan sonra utanç içinde çıkar. heyecandan ve
şaşkınlıktan da bir şey görme fırsatı da olmaz.
Yani hatamızı iyi bir şekilde değerlendiremeyiz!
Ever Göçener anlatmıştı, eskiden görmüş ama heyecandan yine
yürümüş ve sonra anlamış ve çıkmış.
1970 li yıllarda lüks Murat 131 otomobilimi marş basmıyor
diye, Fikirtepe de tamirciye bıraktım. Sonra çok ender olarak tavladığım güzel
bayanla taksiyle tamirciye almaya gittik.
Fenerbahçe’ye ve Bağdat caddesine gideceğiz.
Sonra becerirsem evime pul koleksiyonumu göstermeye davet
edeceğim.
Gerisi artık kıza kalmış?
Ttamirciye gittik…
Bülent bey marş taşağı bozulmuş. sana çok marş taşağı
yaptım.
Bu taşak sana 5 sene gider. orijinal taşak!
Allah’ım o kadar tavlamaya uğraştığım kız, bir salak
tamircinin taşak kelimesini defalarca söylemesinden kaçıp gidecek!
Vve ben nasıl bir salağım ki Fikirtepe’ye tamirciye kızı
götürüyorum!
Kıpkırmız oldum…
Anahtarı aldım ve kızla binip gittik.
O günü bozmamak için tamirciyi yarın öldürmeye karar verdim.
O sosyetik kız sonra bana gülerek: “Üzülme Bülent, aramıza
hiçbir taşak giremez” deyip dalga geçti… Acaba şimdi otomobillerde marş taşağı
var mı hala?
Voleybol antrenör derneğinin lokalini Ekim ayında hizmete
açacağız.
Genç antrenörlerimizi derneğe sahip çıkmaları için
bekliyoruz.
NOT: Manşet Voleybolun Sesi dergisi EKİM 137. Sayı sından
alınmıştır.