Ödül Avcısı Spopr Gazetecisi Celal Demirbilek’in Vefatı Spor Dünyasını Üzdü

19 Kasım 2019
490

Ödül Avcısı Celal Demirbilek’in Vefatı Spor Dünyasını Üzdü

Türk spor basının önemli isimlerinde, özellikle amatör branşlar olarak anılan spor dallarındaki unutulmaz emekleri ile hatırlanan,” ödül avcısı” yada “Ödül canavarı” olarak adlandırılan Celal Demirbilek, bir süredir tedavi gördüğü hastanede verdiği yaşam mücadelesini kaybetti ve aramızdan ayrıldı.
Celal Demirbilek’in cenazesi 20 Kasım Çarşamba günü İstanbul Yeşilyurt Camii’den öğle namazı sonrasında defnedilecek.
Merhum Celal Demirbilek’e Allah’tan rahmet diler; kederli ailesi ve dostları ile Türk Basınına baş sağlığı dileriz.

Celal Demirbilek Kimdir?

1953 yılında İstanbul’da doğdu. İskenderpaşa İlkokulu (Fatih), Gedikpaşa Ortaokul (Laleli), Pertevnial Lisesi’nde okudu.
İstanbul Gazetecilik Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. Gazeteciliğe 1970 yılında Hürriyet Gazetesi’nde spor muhabiri olarak başladı.
Günaydın, Ayrıntılı Haber, Cumhuriyet Gazetesi, Yeni Yüzyıl ve Hürriyet gazetelerinde spor muhabiri olarak mesleğini 48 yıl sürdürdü. 2.5 yıl aradan sonra Karar Gazetesi’nde spor muhabiri olarak çalıştı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği yarışmalarda 1981, 1982, 1986, 1989, 1993, 1994, 1996, 2003, 2008, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarında Güncel Spor Yazıları dallarında 13 kez “Yılın Gazetecisi” ödüllerini kazandı.
1994-95, 1996-97 ve 2001 yıllarında üç kez Abdi İpekçi, Türk-Yunan Barış ve Dostluk Ödülleri’nin sahibi oldu. Meslek, TSYD, Spor Federasyonları, Belediyeler, Avrasya maratonu ve çeşitli kuruluşlar ile yurt dışında düzenlenen yarışmalarda Haber, Röportaj ve Fotoğraf dallarında toplam 198 ödül aldı.
1994 yılında EABA (Avrupa Boks Birliği) Basın ve Halkla İlişkiler Komisyonu, 1995 yılında AIBA (Dünya Boks Birliği) Press Komisyon Üyesi ve aynı yıl FILA (Dünya Güreş Birliği) Basın Komisyonu üyesi seçildi.
1995 yılında İstanbul’da düzenlenen Balkan Atletizm Veteranlar Şampiyonası’nda Disk Atma dalında Balkan üçüncüsü oldu.
2001 yılında Balkan Bisiklet Birliği Basın Komitesine seçildi.
Demirbilek; Fatma (Fatoş) Hanım ile evli olup Ahsen adlı bir kız evlat ve Kerem adında bir torun sahibidir.
AMATÖR SPORLARIN EFSANE İSMİ CELAL DEMİRBİLEK
Spor medyasının duayen gazetecisi Celal Demirbilek, Alzheimer tedavisi gördüğü Beylikdüzü Devlet Hastanesi’nde 66 yaşında hayatını kaybetti. 100’ün üzerinde aldığı ödül dolayısıyla ‘ödül canavarı’ olarak anılan Demirbilek, Cumhuriyet gazetesinde başladığı meslek hayatının önemli bölümünü Hürriyet’te geçirmesinin ardından son olarak Karar gazetesinde görev almıştı.
Amatör sporlara verdiği önem ve yaptığı haberlerle gündemi belirleyen gazeteci Celal Demirbilek, hayatını kaybetti. Bir süre önce alzheimer teşhisi konan duayen gazeteci, ilerleyen yaşına karşın judo, tekvando,yelken, kürek,atletizm, basketbol ve voleybol başta olmak üzere birçok salon sporu müsabakasını yerinde izlemesiyle takdir toplamıştı.
NAİM SÜLEYMANOĞLU’NUN TÜRKİYE SERÜVENİNDE PAY SAHİBİ
Ödül canavarı lakaplı Celal Demirbilek, olimpiyat şampiyonu rekortmen halterci Naim Süleymanoğlu’nun Aralık 1986’da Türkiye’ye gelişine de büyük katkı sağlamıştı. Son olarak görev aldığı Karar gazetesinde Süleymanoğlu’nun Türkiye serüvenini “Naim’i 15 yıl bekleyen ceket” başlıklı haberiyle anlatan deneyimli gazeteci, ünlü haltercinin vefatından önce yaptığı son görüşmesinden önemli notlar aktarmıştı.

BİR 'GAZETECİ' GİTTİ


Biraz önce öğrendim Celal abinin bu dünyadan göçünü.
İnançlı insandı, dilerim inandığı gibi kabul görür gittiği yerde. Çünkü ona hakkını helal etmeyecek kimseyi bilmiyorum. Güzel zamanlarımız oldu. Kendimce tesellim, o güzel abiyi hiç incitmedim.
......
Celal Demirbilek'i mesleğe ilk başladığım yıllarda tanıdım. Düşünün, o zaman bile o duayendi, yaşından çok, başarısıyla...
İyi insan, iyi gazeteciydi. Genç gazetecilere burun kıvıran, dışlayan, meslektaş düşmanı hain kıdemlilerin tersine, küçüklerinin hep yardımcısıydı.
Hep muhabir kaldı 60'larına dek... Hürriyet eviydi. Gazeteyle Simaviler kadar bütünleşmiş yirmi kişi saysan biri Celal abiydi. Evinden ayrılışı, ayrılış şeklini kabul etmedi bünyesi.
.......
Hastayken konuşurduk arkadaşlarla, Alzheimer genetikmiş ailesinde ama yine de "Çelo"muz Hürriyet'te kalsa bu kadar erken pençesine düşmezdi bu hastalığın diye. Elbet bilemeyiz, kimseye ömür de biçemeyiz ama benim düşüncem o ki, Çelo Hürriyet'ten kopmasa epey bir süre daha ötelerdi o belayı. Ki, sonra öğrendik, tıbbi görüşe göre de, boşluğa düşmek tetiklemişti hastalığı.
......
Son zamanları iyi değildi. Kimileri, onun bu halini görecek olmayı, ziyaretine gelmemeye gerekçe yaptı. Bunu unutmayız. Ve biliriz ki, bugün bana, yarın sana!
Bir de, geçmişte onu gıptayla izleyen meslektaşlarının ve zamanında haberini yapsın diye etrafında dolananların uzak durması ayrıca acı, hastalığında.. Hele hele, artık ona olmasa bile ailesinin derdine derman olabilecek durumdayken umursamayanları hiç unutmayız.
Onlar da unutmasın; yarın kime ne olacağını kim biliyor!
......
Eridi gitti Celal abi gözümüzün önünde. Çok sevdiği Allah'ına kavuştu diyorum ben...
Yazmaya nokta koyacağım, yapamıyorum. O kadar çok şey canlanıyor ki...
Ah Celal abi... Ne çok şey paylaştık...
Yanına geldiğimde konuşamadıklarımız mesela... Hani hep takılırdım, "Sen koca, anlı şanlı gazeteciyken, ben mesleğe yeni başlayan biri olarak seni atlatmıştım" diye. Kızdırırdım güya, hiç alınmaz ama hemen de savunmaya geçerdin.
......
Çelo...
Daha 20'li yaşlarımda yeni muhabirken elimden tutman geliyor aklıma, ilk yurt dışı tecrübemde...
Hürriyet'in eski binasında aynı çatı altında çalışmaya başladığımızda da, ben de biraz kıdemlenmiştim, sen yine gözde ve duayen muhabir olarak bu kez sayfaya iyi girmesi için heyecanla anlatırdın bana haberlerini.
Bir aradan sonra ben yine Hürriyet'e geldiğimde, yeni binaya taşındığımızda ilk yapmak istediğim, tam karşında oturmak olmuştu. Çalışırken kafamı her kaldırdığımda "gazeteci"yi görmek ayrı bir hoşluktu benim için.
......
Ve sonrası... Hürriyet'ten o kopuşunda, kopmak durumunda kalışında, erimeye başladığını hissettim abi, biliyor musun?.. Hürriyet olmadan sen nasıl yaşayacaktın ki?
Bak, yaşayamadın!
.......
Ara ara konuşurduk, sonrasında çalıştığın iki gazetede nasıl olduğuna dair. Hiç açık vermez, "İyi güzel" derdin. Ama değildi, farkındaydım.
İstediğin kadar heyecanla yaptığın haberleri anlat, sen de, ben de bilirdik ki, hikayeydi... Sadece meslek ahlakın öyle gerektirdiği ve muhabirlik yapmazsan yaşayamayacağın için öyle diyordun. Hürriyet'le öyle bütünleşmiştin ki çünkü 40 yıl, başka yerde yapamazdın.
.......
Mesleğini hayatının ta kendisi yapan insanlar için derler ya, "Bırakırsa yaşayamaz" diye... Doğru işte. Sen bunda bir adım daha ötedeydin. Sence o aşkın manası Hürriyet'te olmaktı.
Öyle gittin ya, tutamadık seni. Aradan geçen birkaç yılın her birinde biraz daha çöktün. Sonunda tanımaz ve tanınmaz hale geldin. Kızının hasta yatağından gönderdiği fotoğraflarını gösterdiklerim çıkaramadı seni. Ama biz, çekilmiş fotoğraflarından değil, öz değerinden bellemişiz seni, görüntün ne olmuş, farketmez ki...
İnsanlığın aklımda. Sesin kulaklarımda. Omzunda çantanla, hızla servise girişin, kelimeleri birbiriyle yarıştırırcasına haberini anlatışın gözümde.
......
Celal abi, bilirsin işte, her ölüm erken ölümdür. Seninki de çok öyle oldu yahu.
Ve tam anlamıyla "gazetecinin ölümü."
Neyse ki gazeteciliğin büsbütün ölümünü görmeden gidiyorsun buralardan! Avutur mu, bilmem.
.....
Şu meslekte bunca yılda en büyük saygı ve sevgi duyduğum adamlardansın Çelo...
Senin ben ellerinden öperim.
Gittiğin yer için sen hazırdın biliyorum. Rahat uyu orada! ...
Cömert Arslan


Create Account



Log In Your Account